BESTE İREM KÖSE
GOETHE ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜNDE DOKTORA ÖĞRENCİSİDİR.
Türkçeye “1923 Enflasyonu: Savaş, Para, Travma” olarak çevirebileceğimiz Inflation 1923: Geld, Krieg, Trauma adlı sergi, 3 Mayıs-10 Eylül 2023 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt kentinde meraklılarıyla buluştu. Almanya’da Weimar Cumhuriyeti yönetimi altında 1923 yılında zirve noktasına ulaşan hiperenflasyonu konu alan sergi, yalnızca bu krizin nedenleri ve sonuçlarını tarihsel bağlama oturtmakla kalmayıp kıtlık, karaborsa ve yağmaları içeren travmaların Frankfurtluların kolektif hafızasında nasıl bir yer kapladığını da sorguluyor.

Enflasyonu tanımlayıp sebepleri ve sonuçlarını kısaca açıklayarak misafirlerini karşılayan sergi, Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında Alman millî savunma tahvillerinin çok büyük oranda değer kaybettiğini ve bunun erken dönem Weimar Cumhuriyeti’nde yaşayanların sırtına ağır bir yük bindirdiğini anlatmaya girişiyor. Daha sonra ise misafirlerini bu soyut ve yazılı anlatımdan uzaklaştırarak enflasyonun 20. yüzyılın başlarında yaşayan bir Alman’ın hayatı için tam olarak ne ifade ettiğine odaklanmasını sağlıyor. Böylelikle 1923’te yaşayan bir Alman’ın günlük hayatında ne giydiği, hayatını idame ettirebilmek için neleri takas etmek zorunda kaldığı önem kazanıyor. Sergiyi gezenler bunları somutlaştıran objeleri yakından inceleyebildiği gibi o yılın gazetelerine, dergilerine de göz atabiliyor. Dönemin protest eserlerinin çoğu, savaşın bedelini bir deri bir kemik kalmış sıradan halkın ödediğine dikkat çekerken aynı zamanda devleti obur, aç gözlü ve şeytani biçimlerde resmediyor.

Sergiyi gezerken dönülen her bir yön sizi enflasyonun başka bir ağır bedeliyle karşılaştırıyor. Örneğin eski bir radyonun üzerine şu not düşülmüş: “Karaborsa ve takas, resmî olarak yasaklanmış olmasına rağmen ticari satışların neredeyse yarısı bu şekilde gerçekleşmeye başlamıştı. Her türden gıda, şahsi ürün ve lüks ürün artık takas edilir hale gelmişti.” Sergi salonunun oldukça merkez bir noktasında ise bir sepet dolusu Alman markı yer alıyor. Sergi, paranın miktar olarak çokluğuna rağmen gittikçe azalan değerini ve dönemin insanlarının hayatından kopardıklarını öylesine vurucu bir şekilde anlatıyor ki bu sepet dolusu Alman markına herhangi bir not düşülmeye gerek duyulmamış.

Sergi, misafirlerini günümüzde Almanya’da artan enflasyona dikkat çekerek uğurluyor. Ağustos 2021 itibarıyla ilk defa yüzde 3’e ulaşan ve Temmuz 2022’de yüzde 8,9’u gören enflasyonun neden ve sonuçlarına dair kısa bir yorumda bulunuyor. 2015’ten itibaren nispeten olumlu bir seyirde ilerleyen ekonomik dönemin 2020’de pandemi kaynaklı ani bir bunalımla karşılaştığını ve Şubat 2022 itibarıyla Ukrayna savaşının küresel etkilerinden payını aldığını açıklıyor. Pandemi, aşırıya kaçan hükûmet harcamaları ve borçlanmaları, bozulan tedarik zincirleri, kalifiye işçi açıkları ve enerji fiyatlarındaki artışla beraber Avrupa’da enflasyonun bu boyutlara ulaşmasının kaçınılmaz olduğunu ekliyor. Elbette Avrupalı misafirlerini tehlikenin boyutuna dikkat etmeye davet eden bu kapanışın, Türkiye’den gelen bir misafir için bambaşka şeyler ifade etmesi kaçınılmaz. Zira bizler için enflasyon “uzakta bir yerlerde bizi bekleyen” bir tehlikeden öte günlük hayatımızın çok önemli bir parçası ve çoktan ağır bedeller ödemeye başladık bile.


Yorum bırakın