Türkiye, yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzereyken, içerisinden kurtulamadığı bunalımlar silsilesine şahit olmaktadır. Bunalımlar silsilesini bir yerde gereğiyle kırmak için gerekli olan araçlar, güncellik ve akılcılık ise dönemimizin koşulları gereği kısıtlanmıştır. Diğer bir deyişle, popülizm çağının ilk örneklerine ev sahipliği yapan Türkiye, bir bunalımdan diğerine geçerken her ne kadar küresel ve teknolojik gelişmelerin avantajlarını bireysel düzeyde yaşasa da ulusal bir kriz içerisine girmiştir. Türkiye’de işbu krizin daha ağır şartlarla geçmişte yaşandığını göz önüne alırsak, bunalımlar silsilesini kırma çabasının bir noktada başlamasının önemi açıktır çünkü bir yüzyıl önce Cumhuriyet Türkiye’si de devraldığı ve karşılaştığı sorunları, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılda birçok kez teklif edilen çeşitli fikirlerin en güncel ve akılcı olanlarını tercih ederek çözmüştür. Bu noktada hatırlatılması gereken en önemli detay, Cumhuriyet Türkiye’sinin en büyük talihinin iki yüzyıl boyunca politikadan demografik meselelere, günlük yaşam pratiklerindeki sorunlardan kültürel problemlere, işbu meselelere çözüm önerisi sunan eser ve düşüncelere sahip olmasıdır. Bugünkü Türkiye’de ise her bireyin ideolojik kamplaşmanın esiri olarak günlük ve gündelik politika girdabına sürüklenmesinden dolayı başlıca sorunlar hep politik gündemlerle değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, bunalımların sürekliliğini yaratan sorunların da ağır olması birey ve düşünce insanlarını iğfal ederek atalete sürüklemiştir.
Bugün bulunduğumuz yerde, yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreğine hazırlanma trenini kaçırmışken yalnızca sorunların katmerleştirdiği bunalımlar silsilesinin kırılması, kırılması mümkün olmasa bile bir nebze dindirilmesi gerekmektedir ve burada da güncel ve akılcı düşüncelere ihtiyaç vardır. Tıpkı yüz elli yıl önce Gasprinski İsmail’in yaptığı gibi Türkçe konuşan insanların birbiriyle iletişime geçmesi, fikir tartışmalarının yapılması ve temelde özgün düşüncelerin neşet etmesi gerekmektedir. Yarının Kültürü’nde müzakeresi tamamlanmış bir düşünce demetiyle bugünü miras edebilmeyi amaçlıyoruz. Bu amaçla çıktığımız macera da zannımızca bugünkü hercümerç içerisindeki toplumda sağlıklı bir yaklaşım olacaktır çünkü düşünce insanının dahi ideolojik kamplaşma ortamında herhangi bir tarafın askeri olduğu bir günde, düşünce kısırlığına mahal vermeden, yarınlarda icra edilemeyecek bile olsa bugünlerden bir düşünce demeti bırakması inkâr edilemez şekilde Türk kültürüne ve Türkiye’nin yarınlarına bir katkıdır. İşbu niyetlerle, Yarının Kültürü isimli internet sitesini başlattık.