AV. YILDIZ TUĞÇE ERDURAN
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KAMU HUKUKU BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS MEZUNUDUR.
1. Türkiye’nin Uzay Hukuku: Mevcut Durum ve Hukuki Çerçeve
Bugün Türkiye, geçmişte uzay alanında geri kaldığı günleri telafi etmek için güçlü ancak hâlâ temkinli adımlar atan bir ülke konumundadır. 1967 Dış Uzay Anlaşması, 1972 Sorumluluk Sözleşmesi ve 1975 Kayıt Sözleşmesi gibi temel uluslararası anlaşmalara taraf olan Türkiye, uzayın ortak kullanımına ve barışçıl amaçlarla keşfedilmesine yönelik küresel normları benimsemiştir. Hukuki çerçeveye erken dahil olmasına rağmen Türkiye’nin uzay sahasında fiilen varlık göstermesi ancak 1994 yılında, ilk haberleşme uydusu Türksat 1B’nin fırlatılmasıyla başlamıştır. 1967’den beri uluslararası uzay rejiminin bir parçası olmasına rağmen Türkiye’nin hâlâ kapsamlı bir yerli uzay kanunu bulunmamaktadır. 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Türkiye Uzay Ajansı (TUA), ülkenin uzay politikalarını şekillendirmek ve hukuki düzenlemeleri geliştirmek amacıyla oluşturulmuş olup Türkiye’nin uzay alanındaki stratejik yol haritasını belirlemede kritik bir rol üstlenmektedir.
2. Uzayda Rekabet ve İş Birliği Dengesi: İmkânsız Bir Uzlaşma mı?
A. Ülkeler Neden Hem Ortak Çalışıyor Hem de Yarışıyor?
Uzay çalışmaları, başlangıçta insanlığın ortak keşif sahası olarak kolektif adımlarla ilerleyecek bir alan olarak tasarlanmış olsa da zamanla yeryüzündeki güç dengelerinin ve jeopolitik gerilimlerin etkisini hissetmeye başladı. Günümüzde uzay faaliyetleri, ABD ile Çin-Rusya ekseni arasında şekillenen iki farklı paradigma etrafında ilerlemektedir. Büyük güçler, dünyadaki rekabet ve çatışma dinamiklerini uzaya da taşımış; uzay mülkiyeti, kaynak kullanımı ve stratejik çıkarlar gibi konular, bu iki küresel kutbun kendi etki alanlarını oluşturmasına yol açmıştır. Türkiye ise şu an için görece tarafsız bir duruş sergileyerek bu güç dengeleri arasında dikkatli bir denge politikası izlemektedir. İşte bu noktada, Türkiye’nin uzay hukuku ve uluslararası iş birlikleri konusundaki stratejik tercihlerini daha yakından incelemek gerekiyor.
B. Ay Anlaşması, Artemis ve Çin-Rusya Projeleri Arasında Hukuki Gerilimler
Uzay çalışmaları için çok taraflı anlaşmaların öncüsü, 1967 tarihli Dış Uzay Anlaşması’dır.1 Türkiye, 1967 yılında bu anlaşmaya taraf olmuştur. Ancak bu anlaşma, zamanla yetersiz hale gelmiş ve uzay çalışmalarında hız kazanmak amacıyla 1979’da Birleşmiş Milletler tarafından Ay Anlaşması oluşturulmuştur. Bu anlaşmanın temel amacı, dış uzay kaynaklarının kullanımına dair bir kurallar bütünü oluşturmaktır. Anlaşma, özellikle Ay ve Ay kaynaklarının “insanlığın ortak mirası” olduğunu vurgulamakta ve tüm devletlerin bu kaynaklardan eşit şekilde yararlanması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca gök cisimlerinin askerî üs olarak kullanılmasını, doğal kaynakların sorumlu bir şekilde tüketilmesini ve olası çevresel zararların önlenmesini sağlamaya yönelik prensipler içermektedir. Bu iyi niyetli anlaşmaya yalnızca 18 ülke taraf olmuştur ve Türkiye de bunlardan biridir.2
Bu barışçıl çerçevede şekillenen anlaşmaya büyük uzay aktörleri (ABD, Sovyetler Birliği, Çin) katılmamıştır. Bu durum, anlaşmanın fiilen uygulanabilirliğini zayıflatmış ve onu tedavülden kalkmış, daha çok dostane bir prensipler bütünü haline getirmiştir.
Günümüzde güçlü uzay aktörleri, iki farklı kutup etrafında toplanmıştır. Bunlardan ilki, ABD ve müttefiklerinin taraf olduğu Artemis Anlaşmaları ve Artemis Programı’dır. Ocak 2025 itibarıyla3 53 ülkenin taraf olduğu bu anlaşmada Birleşik Arap Emirlikleri’nden Avrupa Birliği ülkelerine, Japonya’dan Nijerya’ya birçok devletin imzası vardır. Ancak Türkiye bu anlaşmaya taraf değildir. 2020 tarihli bu metinde temel hedef, 2025’e kadar insanları Ay’a götürmek, ABD öncülüğünde bir iş birliği oluşturmaktadır. Buna paralel olarak Artemis Programı’nın temel hedefi, 2027 yılına kadar insanları Ay’a götürmek ve ABD öncülüğünde bir uzay iş birliği ağı oluşturmaktır. Program kapsamında 2033 yılına kadar uzay uçuşlarının gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Artemis Anlaşmaları’nın en tartışmalı yönü, Ay’da madencilik faaliyetleri gerçekleştiren ülkelerin çıkarılan malzemeler üzerinde mülkiyet hakkı iddia edebilmesidir. Bu prensip, Türkiye’nin de taraf olduğu Ay Anlaşması’ndaki “insanlığın ortak mirası” ilkesine aykırı olarak bireysel mülkiyet esasına dayalı bir rejime geçişi temsil etmektedir. Bir açıdan John Locke’un argümanına uygun şekilde “ilk bulan, sahip olur” anlayışına geçilmiştir. Ayrıca, ülkeler ve şirketlerin Ay ve diğer gök cisimlerinde özel bölgeler oluşturmasına izin verilmesi de söz konusu4 hale gelmiştir.5 Artemis Anlaşmaları’nın en dikkat çekici yanlarından biri, özel sektör partnerlerinin doğrudan sürece dahil edilmesidir. Gelecekte dünya dışı yaşam alanlarının kurulması ihtimali düşünüldüğünde, devletlerin yanı sıra özel şirketlerin de bu yeni düzende söz sahibi olmaya başladığı görülmektedir. Bu kapsamda, Axiom Space, Lockheed Martin ve Elon Musk’ın SpaceX şirketi öne çıkan şirketler arasında yer almaktadır.6
Artemis Anlaşmaları, dünya dışı mülkiyet rejimini kapital odaklı bir çerçeveye oturtarak ABD merkezli çok taraflı bir sistem oluşturmuştur. Bu nedenle Rusya ve Çin tarafından eleştirilmiş ve alternatif bir modelin temellerini atmalarına neden olmuştur. Uluslararası Ay Araştırma Üssü (ILRS – International Lunar Research Station), Ay tabanlı gözlem, deney ve çok disiplinli bilimsel projelere hizmet edecek bir araştırma programı olarak geliştirilmiştir. Çin ve Rusya’nın öncülüğünde oluşturulan bu programa Azerbaycan da dahil olmak üzere 13 ülke katılmıştır. 2021 yılında, Rusya Federal Uzay Ajansı (Roscosmos) ile Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA) arasında imzalanan mutabakat zaptı ile temelleri atılan program, Artemis Anlaşmaları’nın ardından oluşturulmasıyla dikkat çekmiştir. ILRS programının kamuya açık takviminde, istasyonun 2036 yılında tam anlamıyla faaliyete geçmesi öngörülmektedir.
ILRS, Artemis Anlaşmaları’ndan farklı olarak, bireysel mülkiyet haklarından ziyade kolektif bir yapı önererek daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir uzay iş birliği modeli sunduğunu iddia etmektedir. Program, devletlerin liderliğinde yürütülmekte olup özel sektör aktörlerini paydaş yapmamaktadır. Ancak, ILRS yalnızca bir araştırma programı olarak oluşturulmuş olup henüz uluslararası bir anlaşmaya dönüşmemiştir. Bu nedenle hukuki altyapısı halen net değildir.
Türkiye, 2024 yılında ILRS için başvuruda bulunmuş, ancak henüz resmî olarak imzacısı olmamıştır. Türkiye’nin bir NATO ülkesi olarak ILRS sürecine başvurması, Çin-Rusya eksenine yakın bir adım olarak değerlendirilse de resmî olarak taraf olmaması nedeniyle net bir siyasi veya hukuki bağlayıcılık taşımamaktadır. Bununla birlikte, Türkiye’nin bir uzay programına katılım göstermesi, uzay alanında varlık gösterme niyetini ortaya koyması açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin ILRS’ye resmen katılıp katılmayacağı ve Artemis Anlaşmaları’na yönelik tutumunun nasıl şekilleneceği uzay hukukundaki stratejik konumunu belirleyecektir.
3. Uzay Madenciliği ve Mülkiyet Hakları Konusunda Çatışan Görüşler
Uzay madenciliği geniş ve ayrıntılı bir konu olmakla birlikte burada belli başlı noktalarına değinmek istiyorum. Yazımda belirttiğim gibi, Dış Uzay Anlaşması’nın “ortak miras” prensibi ile Artemis Anlaşmaları’nın “özel mülkiyet” rejimi, birbirleriyle çatışan iki farklı anlayışı temsil etmektedir. Her ne kadar Dış Uzay Anlaşması, büyük güçlerin desteğini alamamış olsa da Artemis Anlaşmaları’na kadar gök cisimleri üzerinde mülkiyet hakları tartışmaları belirsizliğini koruyordu. Ancak Artemis Anlaşmaları, bu konuya 2020 yılında Trump yönetimi tarafından net bir çerçeve getirerek mülkiyet konusunda keskin bir ayrım yarattı.
Bu süreç, aslında 2015 tarihli Ticari Uzay Lansmanı Rekabetçilik Yasası7 ile başlamıştı. Bu yasa, ABD vatandaşlarına ve özel şirketlere uzayda ticari aramalar yapma, keşfettikleri madenleri çıkarma ve bunlardan ekonomik olarak yararlanma hakkı tanıdı. Üstelik yasa, yalnızca madenlerle sınırlı kalmayarak uzaydaki yaşam formlarının araştırılması ve ticari amaçlarla kullanılmasını da hukuki olarak mümkün hale getirdi. Uzay biyolojisinin mülkiyet rejimi, son derece açık uçlu ve potansiyel olarak tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir düzenlemeye tabi tutulmuş oldu. Bu, başlı başına ayrı bir araştırma konusu olsa da 2020 Artemis Anlaşmaları’nın özünde bu yasanın temel alındığını söylemek yanlış olmayacaktır. Dolayısıyla “ortak miras” prensibinin günümüzde geleneksel ve hatta nostaljik bir görüşü temsil ettiğini söylemek mümkündür.
Türkiye, Ay Anlaşması’na taraf olarak “ortak miras” çizgisinde yer almakta olup şimdilik Kazakistan ve Venezuela gibi ülkelerle birlikte ILRS tarafında kalmış görünmektedir. Ancak, Türkiye’nin statüsü hâlâ resmî olarak başvuru aşamasında olduğu için kesin bir hukuki pozisyon almadığını vurgulamak gerekmektedir.
4. Türkiye’nin Uzayda İş Birliği Stratejisi: Tarafsız mı, Ortak mı?
A. Uzay Kulübünün Aktörleri
Soğuk Savaş döneminde iki kutuplu, keskin uzay yarışındaki kutup noktaları değişmese de güç odaklarının ve bu yarışta kendine yer bulan diğer aktörlerin dağılım gösterdiğini söylemek mümkündür. Artemis Anlaşmaları ile şekillenen Artemis Programı, Ay’da kalıcı bir üs kurulmasını öngörmektedir. Ayrıca, 2019 yılında kurulan Uzay Kuvvetleri (Space Force), ABD’nin askerî açıdan uzay denetimi için hazırlıklarına tam hızla devam ettiğini göstermektedir. ABD ayrıca, SpaceX gibi şirketler aracılığıyla yeniden kullanılabilir roket teknolojileri geliştirerek fırlatma maliyetlerini düşürme konusunda önemli adımlar atmıştır.
Öte yandan, Çin de ILRS programı kapsamında kendi uzay kuvvetlerini kuran ikinci ülke olmuştur. Devlet kontrolündeki stratejik programında hızla ilerleyen Çin, 2003 yılında kendi astronotunu uzaya gönderen üçüncü ülke olarak bu yarışta büyük adımlar atmıştır. Rusya ise uzay alanındaki tarihî üstünlüğüne rağmen yaptırımlar nedeniyle günümüzde daha temkinli ilerlemek durumundadır. Ancak, ILRS programının en güçlü ortaklarından biri olarak, küresel uzay sahnesinde ciddi bir ağırlık sağlamayı hedeflediği görülmektedir.
Avrupa ise tek bir ülke olarak değil, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) üzerinden kolektif bir güç olarak bu yarışta yer almaktadır. ESA’ya üye 13 ülke arasında Türkiye bulunmamaktadır. Avrupa, daha çok bilimsel misyonlar ve uydu teknolojilerine odaklanarak ABD ile Rusya arasında denge politikası izlemektedir. Avrupa ülkeleri henüz bağımsız hareket edebilecek yeterli kaynak ve bütçeye sahip olmadığından ortaklıklarla ilerlemektedirler. Avrupa harici Hindistan, Kanada, Japonya da dikkate değer ölçüde bu yarışta yer aldılar. Hindistan 2023’te Ay’a yumuşak iniş yapan dördüncü ülke oldu.8 Japonya uzay teknolojilerinde ileri bir oyuncu olarak yarışta yer alıyor.9 Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Mars’a uydu göndererek uzay yarışında yerini aldı.
B. Uzay Kulübünde Türkiye’nin Yeri
Birçok defa vurguladığımız gibi, Türkiye uzay hukukuna dair henüz emekleme aşamasında bir mevzuata sahiptir ve yeknesak bir uzay kanunu bulunmamaktadır. Bu nedenle, yakın tarihli en önemli gelişmenin 2018 tarihli 23 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi olduğu söylenebilir. Bu kararname ile Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kurulmuş, ajansa ulusal uzay programı oluşturma, özel şirketlerin uydu fırlatması veya uzay aracı işletmesi gibi faaliyetlere izin verme yetkisi verilmiştir.
TUA’nın kurulması, Türkiye açısından olumlu bir adım olmasının yanı sıra, ülkenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uygun hareket ettiğini de göstermektedir. Örneğin, Dış Uzay Anlaşması’nda devletlerin kendi vatandaşlarının uzay faaliyetlerinden sorumlu olduğu prensibi yer almaktadır. Bu çerçevede, TUA’nın yerel sorumluluk rejimini oluşturma konusunda kritik bir rol oynadığı söylenebilir.
Millî Uzay Programı Strateji Belgesi, 2030’a kadar gerçekleştirilmesi hedeflenen bir dizi projeyi içermektedir. Bu hedeflerden bazıları şunlardır:
- 2028 yılında Türkiye’nin kendi roketiyle fırlatılacak bir uzay aracıyla Ay’a yumuşak iniş gerçekleştirmesi,
- Rekabet gücü yüksek yeni nesil uydu sistemlerinin geliştirilmesi,
- Uzay limanı kurulması10
Bu kapsamda, DeltaV ve Roketsan gibi Türk savunma ve havacılık şirketleri, fırlatma teknolojilerine uygun roket motorları üretme konusunda çalışmalarını sürdürmektedir.
Sonuç olarak Türkiye, uzay alanında henüz mütevazı bir geçmişe sahip olsa da son yıllarda önemli bir ivme kazanarak kendini geliştirmeye çalışmaktadır. Ancak bölgesel güç olma iddiası için henüz erken bir aşamada olduğu söylenebilir. İnsanlı uçuşlar, bilimsel misyon projeleri ve deneylerin tamamlanması kritik öneme sahiptir. Bununla birlikte, büyük ölçekli yatırımlar, yetişmiş bilim insanı sayısının artırılması ve güçlü finansal destek sağlanması, Türkiye’nin uzay hedeflerini gerçekleştirebilmesi için temel faktörler olmaya devam edecektir.
1 12655 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Ay ve diğer gök cisimleri dahil uzayın keşif ve kullanılmasında devletlerin faaliyetlerini yöneten ilkeler hakkında Anlaşma’nın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair Kanun” ile kabul edilmiştir (24.07.1967).
2 Anlaşma 11.07.1984’te imzaların tamamlanmasıyla yürürlüğe girmiş, Türkiye ise 23.02.2011’de Meclis’te kabul etmiş ve onay kanunu 12.03.2011 tarihli ResmiîGazete’de yayımlanmıştır.
3 https://www.state.gov/bureau-of-oceans-and-international-environmental-and-scientific-affairs/artemis-accords#:~:text=Artemis%20Accords%20signatories%20as%20of,%2C%20Israel%2C%20Italy%2C%20Japan%2C
4 https://hir-harvard-edu.translate.goog/the-artemis-accords/?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc
5 https://www.ifri.org/en/papers/artemis-accords-american-strategy-lunar-governance
6 https://www.nasa.gov/artemis-partners/
7 Commercial Space Launch Competitiveness Act of 2015
8 Mars orbiter misyonu ile 2014 yılında Mars yörüngesine giren dördüncü ülke olmuştur.
9 Hayabusa, Japon Uzay Araştırma Ajansı tarafından geliştirilmiş bir robotik uzay aracı olarak Dünya’ya yakın bir astreotitten örnekler toplanması misyonuyla geliştirilmiştir. 7 yıllık görevinin sonunda başka aksilikler yaşansa da Dünya’ya örnekler getirilebilmiştir.
10 Coğrafi açıdan yüksek enlemde bulunan Türkiye’nin bu kapsamda Somali, Malezya gibi ekvatora yakın müttefik ülkelerle ortak çalışma gerçekleştirmesi de öngörülebilir.
Kaynakça
1967 Dış Uzay Anlaşması (Outer Space Treaty)
https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_21_2222E.pdf
1979 Ay Anlaşması (Moon Agreement)
https://www.unoosa.org/pdf/gares/ARES_34_68E.pdf
The Artemis Accords: Principles for Cooperation in the Civil Exploration and Use of the Moon, Mars, Comets, and Asteroids for Peaceful Purposes https://www.nasa.gov/specials/artemis-accords/
China National Space Administration (CNSA) & Roscosmos Press Release
https://www.cnsa.gov.cn/english/n6465652/n6465653/c6812155/content.html
International Lunar Research Station (ILRS) Guide for Partnership
http://www.roscosmos.ru/31786/
U.S. Commercial Space Launch Competitiveness Act (2015)
https://www.congress.gov/bill/114th-congress/house-bill/2262
UAE Space Law and Policy (2020)
https://www.space.gov.ae/Documents/UAE-Space-Law-EN.pdf
Jakhu, R., Pelton, J., & Nyampong, Y. (2017). Global Space Governance: An International Study. Springer.
Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Resmî Web Sitesi:
https://www.space.gov.tr
Türkiye’nin Uzay Hukuku Çalışmaları – TÜBİTAK UZAY: https://tua.gov.tr/tr/haberler/turk-uzay-yolcusu-uzayda-13-farkli-deney-yapacak
https://tua.gov.tr/tr/milli-uzay-programi/milli-uzay-programi


Yorum bırakın