Türk Sinemasının İlk (Gayrimüslim) Kadın Oyuncusu Rozali Benliyan

BURAK SÜME
SİNEMA ARAŞTIRMACISIDIR.

Sanatın yolculuğu tarih boyunca ilklerin belirsizliğiyle kesişmiştir. Katıldığım birçok sanat ve edebiyat münazarasında “Türk sinemasının ilk kadın oyuncusu kimdir?” sorusunu yönelttiğimde, ilksel tamlığa erişmenin evresi olarak kabul edilen Afife Jale’nin ismiyle karşılaşıyorum. Oysa Afife Hanım sinemamızın değil, tiyatromuzun ilk kadın oyuncusu olarak bilinmektedir. Özellikle sinemayla alakalı çevrelere sorduğumuzda, bu soru kendi arasında basit ve gelişigüzel birkaç bölünmeye daha maruz kalır. Yükselen sesler arasında Bediha Muhavvit ve Cahide Sonku gibi özdeş isimleri duymamız muhtemeldir. Nitekim, Bediha Hanım, cumhuriyet kurulduktan kısa bir süre sonra 1923 yılında Ateşten Gömlek filmiyle, Cahide Hanım da 1933 yılında Söz Bir Allah Bir filmiyle sinemamızda kadın imgesini oluşturmuşlardır.

Peki, Türk sinemasının ilk kadın oyuncusu kimdir?

Sinemamızın özgün ve devitken ürünlerini tarihsel bir düşünce dizgesi içerisinde inceleyerek bu soruyu bir kez daha gündeme getirmeye çalışalım. Resmî kaynaklara göre, 1914-1918 yılları arasında faaliyet gösteren kadın aktrisler arasında Rozali Benliyan, Eliza Binemeciyan, Madam Kalitea ve Mml. Blanche gibi isimler vardır. Ünlü yazar Rakım Çalapala’nın hazırladığı, Nurullah Tilgen ve Nijat Özön’ün de kendisine referans edindiği, Türk sinemasının ilk kronolojisi olarak tanıtılan Türkiye’de Filmcilik–Filmlerimiz–Yerli Film Yapanlar Cemiyeti’ne göre ilk konulu Türk filmimiz Himmet Ağa’nın İzdivacı’dır (1914). Kendimize bu filmle ilgili bir yol haritası çizecek olursak, karşımıza filmin başrol kadın oyuncusu Rozali Benliyan çıkar. Çünkü bu film, büyük bir izleyici kitlesini peşinden sürükleyen Millî Osmanlı Operet Kumpanyası’nın (Benliyan Heyeti), oyuncu kadrosu ve aynı isimle sahneledikleri temsilin, olduğu gibi pediküle aktarılmış halidir. Hatta o dönemin azınlık gazetelerini incelediğimizde “Bu akşam Himmet Ağa’nın İzdivacı Şehzadebaşı Tiyatrosu’nda – Rozali Benliyan’ın iştiraki ile…” şeklinde ilanlara rastlamamız mümkün. Çok ilginçtir ki, Nurullah Tilgen, Nijat Özön gibi yazarlarımızın kaleme aldığı, sinemamızın otoritesi sayacağımız birçok kaynakta filmin künyesinde Rozali Hanım’ın ismi es geçilmiş, “Arşak Benliyan ve Kumpanya oyuncuları ile Ahmet Fehim, Behzat Butak, İ. Galip Arcan ve Kemal Bara” şeklinde bir not düşülmüştür.

2019 yılının eylül ayında Varlık Dergisi’nde “Vahram Balıkçıyan’ın Jamanak Gazetesi’nden İlk Kez Türkçeye Çevrilen Makaleleri” başlıklı çalışmamda Rozali Hanım’ın örtülü hayatına ilişkin bir çalışma yürütmüştüm. Türk yazım tarihi içerisinde Rozali Hanım’ın birkaç fotoğrafının ilk kez yer aldığı bu çalışmamın epistemolojik temelleri, Balıkçıyan’ın 1961 yılında Nurullah Tilgen’le San’at Dünyası Dergisi’nde yapmış olduğu röportaja dayanıyordu. Balıkçıyan, Benliyan Heyeti’nin yaşayan son tenoruydu. Anlatımına göre Türkiye’de ilk filmler 1914 yılında değil, 1912 yılında çevrilmişti. Bu hatayı düzeltmek için Jamanak Gazetesi’nde bir dizi makale kaleme almış ama Ermenice neşriyat olduğu için sesini duyuramamıştı. Mevcut röportajında da özellikle filmlerin isimlerini vermekten kaçınmış, ısrarla Jamanak Gazetesi’ndeki tahlillerinin incelenmesini istemişti.

Türk filmciliği de yani Türkiye’de ilk film çevirmek de yine Benliyan Heyeti’nin faaliyeti yıllarına rastlar. Ben Türkiye’de ilk çevrilen ilk mevzulu filmin Himmet Ağa’nın İzdivacı’ olduğunu yazmaları üzerine bu büyük hatayı tahsis için Jamanak’ta bir seri makale yazdım ve bu yanlışlığı gidermeye çalıştım. 1912 yılında buraya bir İngiliz film firması gelerek Benliyan Heyeti ile bir anlaşma yaptı ve Benliyan’ın bütün kadrosu ile iki film çevirdi. Filmler Benliyan operetinin piyeslerinden olup kameramanından başka bu filmde vazifeliler hep Türk idi. Filmin burada çekintisi bittikten sonra İngiltere’ye götürdüler ve orada gösterildi. Maalesef filmler buraya gelmediği için göremedik. Ama filmleri çok beğenen İngilizler, Benliyan Heyeti’ni Londra’ya davet ettiler ve 45 dakikaya sığdırdıkları ‘Leblebici Horhor Ağa’ opereti müzikholde potpori olarak temsil edildi.

Bu röportajdan bir sene sonra hayatını kaybeden Balıkçıyan’ın makalelerine ulaşabilmek için Jamanak Gazetesi’nin tüm ciltlerini inceledim. Rozali Hanım’la ilgili sayısız ilana rastladım. Balıkçıyan’ın işaret ettiği makaleler ise “Türkiye’nin İlk Filmini Çekerken Az Daha Eyüp’te Linç Ediliyordu!” manşetiyle, 29 Mart ve 1 Nisan 1951 tarihleri arasında dört bölüm halinde sunulan “Ünlü Primadonna Rozali Benliyan’ın Hayatından Kesitler” idi. Balıkçıyan, Rozali Hanım’ın Himmet Ağa’nın İzdivacı filminin dışında Börekçi Kızı ve Besa adını taşıyan 1912 tarihli iki ayrı filmin de başrolünde 1912 yılında çekilen Börekçi Kızı, Rozali Benliyan’ın sinemadaki ilk dramatik deneyimi, yerli filmciliğin de ilk atılımıydı. Filmin dış çekimleri esnasında Rozali Hanım’ın millet-i hâkime tarafından linç teşebbüsüne maruz kaldığını şu sözlerle anlatır.

Fotoğraf 1 – Rozali Benliyan (Burak Süme Özel Arşivi.)

“Rozali Hanım, eski dönemin güç koşulları altında film çekerken birçok tehlike atlatmıştı. Mesela Börekçi Kızı filminin çekimleri sırasında rolü gereği sevgilisiyle Eyüp Sultan Mezarlığı’nın yakınlarında buluşurlar. Üzerine giymiş olduğu feracesiyle dikkat çekici ve bir o kadar da inandırıcıdır ki, onları uzaktan hayretle izleyen semt sakinleri, onu gerçekten ahlaksız bir kadın zannedip orada linç etmeye teşebbüs ederler. İnzibatlar galeyana gelen halkı bunun bir film çekimi olduğuna ikna etmeye çalışsalar da ortalığı sakinleştirmek mümkün değildir. Kimilerinin kışkırtıcı sözleriyle büyük bir izdiham yaşanır, Rozali’yi darp etmeye yeltenirler. Film ekibi, inzibatların ve çevredeki iyi niyetli insanların yardımıyla onu küçük bir sandalla, gözyaşları içerisinde Haliç’in karşı yakasına geçirir ve vahşi bir cinayetin eşiğinden son anda kurtarırlar.

Bunun dışında Rozali, Türkiye’de çekilen ve aynı zamanda ilk kez Türkiye’de gösterime giren ilk filmin de kadın oyuncusudur. Bu film Benliyan Heyeti’nin repertuarından aynı adla alınan Himmet Ağa’nın İzdivacı idi. 1914 yılında fotoğrafçı Weinberg tarafından çekilmiş ama bazı sebeplerden ötürü de küçük bir kısmı 1918 yılında tamamlanmış ve aynı sene İstanbul’un büyük küçük sahnelerinde gösterilmiştir.

Besa’nın (1912) ise Şemsettin Sami’nin Besâ yâhut Âhde Vefâ isimli eserinin uyarlaması olduğu ve dış görüntülerinin Yedikule Zindanları’nın üzerinde ve kalesinin iç kısmında çekildiği bilgisine sahibiz bugün sadece.

Bu makalenin başrolünde yer alan, sinemamızın ilk kadın oyuncusu olarak değerlendirdiğimiz Rozali Benliyan (1891-1951) anne tarafından Rum, baba tarafından da Bulgar’dı. Henüz çocuk yaşta geçimini kazanmak için babasıyla beraber sokaklarda cambazlık yapmış, sonradan eşi olan Arşak Benliyan tarafından keşfedilince İstanbul’a gelmiş ve Reşat Rıdvan Bey’in önerisiyle hep beraber 1910 yılında Millî Osmanlı Operet Kumpanyası’nı (Benliyan Heyeti) kurmuşlardı. Leblebici HorhorHimmet Ağa’nın İzdivacıArşın Mal Alan gibi operetlerde yer alarak Pera’nın en sevilen kadın aktrisi olmuştur. Eşini 1923 yılında kaybedince yalnız kalmış, 1926 yılında heyeti kapatarak Varna’ya yerleşmiş ve 1951 yılında hayatını kaybetmişti.

Editörün Notu: Bu yazı, Burak Süme’nin Toplumsal Tarih dergisinde yayımlanan makalesi temel alınarak hazırlanmıştır: Burak Süme, “Osmanlı Tarihinin Sessiz Çekilen Yerli Sinemasında İlk Gayrimüslim Kadın Oyuncumuz Rozali Benliyan” Toplumsal Tarih 325, 22-29.

Yorum bırakın