Moğolistan’da Bulunan Türk Yazıtı ve Düşündürdükleri

MURATCAN ZORCU
KOÇ ÜNİVERSİTESİ TARİH BÖLÜMÜ’NDE DOKTORA ÖĞRENCİSİDİR.

Geçtiğimiz günlerde, Moğolistan’ın Nomgon Ovası’nda Uluslararası Türk Akademisi ve Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’nün müşterek çalışmasıyla devam eden kazıdan önemli bir haber geldi. Bu habere göre, ilk defa Türk kelimesini içeren Köktürk yazıtlarından daha eski bir yazıt bulundu ve bu yazıtta da Türk kelimesi belirgin şekilde görülüyordu. Bulunan yazıtın Türk tarihi için kıymete haiz bir buluş olduğu inkâr edilemez bir noktaya kavuşurken bu yazıda, bu buluşun etkisi üzerine biraz fikir yürütmek istedim.

Öncelikle, elimizdeki verileri bir bilgilendirme notu şeklinde dizelim: Keşfedilen yazıtın iki yüzünde 12 satırlık eski Türk yazısının, diğer yüzünde de Soğd yazısının mevcut olduğu öğrenildi. Akademisyen Mehmet Ölmez’in tespitlerine göre, yazıtta Türk kelimesinden başka “tümen tümen” kelimesi ve “kutlug kagan türk” kelime grubu netlikle okunuyor. Kazının devam ettiği Nomgon sahasında bulunan yazıtın Kül Tegin ve Bilge Kagan’ın babaları İlteriş Kutluk Kagan’a ithaf edildiği düşünülmektedir.[1]

Kaynak: https://twesco.org/post/1095

Şimdi basınla paylaşılan ve değerli akademisyenlerin de katkı ve görüşlerini kamuoyuyla paylaştığı bu yazıtın tıpkı Talat Tekin’in Orhon Yazıtları kitabı gibi akademik bir yayınını bekleyeceğiz. Bu yazıtın yayını sonrasında da Türk tarihine gönül veren akademisyenlerin, yazıtın İlteriş Kagan’a ait olup olmadığı meselesini ve metnin muhtemel anlamlarını nasıl yorumlayacağını dinleyeceğiz. Belki de en önemlisi, yazıtın Türk tarihi anlatısı içerisinde belli bir bakış açısıyla nasıl yorumlanacağını veya var olan anlatının yeni bir bakış açısıyla nasıl dönüştürüleceğini merakla bekleyeceğiz.

Gelelim bu haberin zihnimde tekrar döndürdüğü bazı meselelere: Erken Cumhuriyet döneminin en önemli işlerinden biri olan Türk Dil ve Tarih Kurumları’nın kurulmaları, Türkiye’nin yarınları için önemli bir rota çizdi. Bilindiği üzere, TTK’nın yayın organı Belleten’in ilk sayılarını incelediğimizde Anadolu arkeolojisi üzerine uluslararası camiada saygın birçok akademisyenin başta Almanca olmak üzere birçok dildeki makalelerine denk geliriz. Bu minvalde, Atatürk’ün mirasından uzun yıllar pay alan TTK’nın, yine Atatürk’ün vizyonu doğrultusunda Orta Asya’da onlarca kazı yapması ve buradaki çalışmaların da başta Türkçe olmak üzere İngilizce, Almanca, Rusça gibi medeni ülkelerin dillerinde yayımlanması Türk kültür hayatı ve Türk tarihi için çok önemliydi ve Çin kaynaklarının egemen olduğu bir sahada vaha görevi görecekti. Bu noktada, İslam öncesi Türk tarihi araştırmalarında birçok problemin devam ettiğini kabul ediyorum.[2] Ancak, Çin kaynaklarının tekillik problemi devam ederken çeşitli efsanelere boğulan eski Türk tarihinin daha belirgin hale gelmesi için bu çalışmaların yapılmasının elzem olduğunu düşünsek de böyle çalışmaları ne Anadolu medeniyetlerinin ortaya çıkarılması özelinde ne de eski Türk medeniyeti çerçevesinde duyduk. Bununla birlikte, eski Türk hayatının bence en ilginç eserlerinden olan, “balbal” diye bildiğimiz ama aslında “taş adam” şeklinde ifade edilmesi gereken heykellerin yerlerinin tespiti, fotoğraflanması ve konumlarıyla birlikte yayınlarının peyderpey yapılması Atatürk’ün vizyonunu devam ettiren kıymetli bir adım olabilirdi, ama yine maalesef olmadı. Belleten’in koleksiyonu gibi TTK’nın kırk ciltlik taş adam koleksiyonunu basması, bu koleksiyonun 2000’li yılların tekno-lojisiyle  sanal ortama aktarılması ve hatta harita üzerinde görselleştirilmesi de yine bir hayal bulutu içerisinde kaldı.

Keşfedilen yazıt sonrası aklıma gelen diğer bir konu da “ilk”leri çok önemseyen aziz Millî Eğitim sistemimizdi. Prof. Halil İnalcık’ın Osman Gazi’nin ölüm tarihini Belleten’de yayımlamasına rağmen, ders kitaplarımızda aynı tarihin 1326 olarak yazıldığı bir dönemde lise okudum. Mevcut akademik literatürün dahi takip edilmediği bir kâğıt israfı önümüzdeydi. Yine aynı durumun olmayacağını umuyorum. Türk kelimesinin ilk kez görüldüğü bu yeni yazıt, Orhun Yazıtları’nın aynı statüdeki durumunu değiştirecektir.

Son olarak, bu olay karşısında şaşkın bir sevinç yaşasam da yarınlar için yukarıda bahsettiğim konuda bir umudum yok. Hem TTK’nın parası iç edildi hem de kültürel vizyonumuz maalesef 1930’lar Türkiye’sinin vizyonundan daha da geride. Mesele ideolojiden de bağımsız. Türk tarihi üzerindeki özensizlik Anadolu coğrafyasında da devam etmekte. Yoksa Bizans çalışmaları hakkında dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Birleşik Amerika’daki Dumbarton Oaks’un kopyası bir araştırma enstitüsünü Doğu Roma’nın başkentinde kurmayı bırakın, biz İstanbul’da bu kıymetli kurumun bir temsilciğini bile kuramadık.

[*] Yazımın yayımı sonrası kıymetli tavsiyeleriyle yazıyı iyileştirmemi sağlayan sevgili dostlarım Mustafa Türkan ve Yunus Edgü’ye teşekkür ederim.

K A Y N A K L A R

Taşağıl, Ahmet. “İslam Öncesi Türk Tarihinin Problemleri” Türkiye’de Tarihyazımı içerisinde. İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2011.https://twesco.org/post/1095, Erişim tarihi: 27 Ağustos 2022.


[1]              https://twesco.org/post/1095, Erişim tarihi, 27 Ağustos 2022.

[2]              Ahmet Taşağıl, “İslam Öncesi Türk Tarihinin Problemleri” Türkiye’de Tarihyazımı içerisinde. (İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2011).

“Moğolistan’da Bulunan Türk Yazıtı ve Düşündürdükleri” için bir cevap

  1. Mehmet ÖLMEZ Avatar
    Mehmet ÖLMEZ

    Şu haliyle yazıtının hangi kağana ait olduğunu söylemek, kesin konuşmak zordur. Devamı bulunmadıkça da bu durum bir soru olarak kalacaktır. Él Tériş ise şu an bulunan parçada hiç geçmez.

    Liked by 1 kişi

Mehmet ÖLMEZ için bir cevap yazın Cevabı iptal et