- Giriş
Türk-Amerikan ilişkilerin başlangıcı 19. asırda ticaret faaliyetleri ile başlamıştır, ticari- ekonomik boyutlu ilişki zamanla diplomatik bir boyut kazanmış ikili anlaşmalarla iki devlet Dostluk ve Ticaret Anlaşması (1830), Ticaret ve Denizyolu Anlaşmaları (1862), Suçluların İadesi Anlaşması (1874) gibi anlaşmalarla ilişkiler güçlendirilmeye çalışılmıştır. ABD, İmparatorluk döneminde edindiği imtiyazlarla eğitim faaliyetleri altında misyonerlik faaliyetlerinde bulunması, ikili ilişkilerde bir sorun yaratsa da kendi dönemi içinde ciddi bir tepki almamıştır, bu faaliyetlerin sonuçlarını Türkiye 20. asrın başından itibaren her alanda hissedecektir.
Birinci Dünya Savaşı döneminde ilişkilerde bir kesinti dönemi başlamış, 1917 ABD’nin Almanya’ya savaş ilan etmesiyle ikili ilişkiler tam olarak durmuş ancak Osmanlı ile ABD arasında bir sıcak çatışma yaşanmamıştır. İki ülkenin haklarının korunması da vekaleten başka ülkelere bırakılmıştır, bu bağlamda Türklerin, ABD’deki haklarının korunması İspanya’ya, Amerikalıların, Osmanlıdaki haklarının korunması da İsveç’e bırakılmıştır. Wilson Prensiplerinin yayınlanmasından sonra ABD’nin Türk toprakları hakkında iki önemli temas noktası olmuştur, bunlardan biri azınlıkların çoğunluk olduğu bölgelerde kendi kendilerini yönetme hakkına sahip olmasıdır bu noktada ABD yönetimi Ermenilerden yana bir tavır takınmıştır. Bir diğer nokta ise Türk boğazlarıdır, ABD yönetimi, Türk boğazlarının, Türklerden alınarak uluslararası bir statüde olması yönünde bir tavır takınmıştır. 1917 tarihinde kesilen ikili ilişkiler, birtakım temaslar haricinde 1927 yılına kadar kopuk olarak kalmıştır. Bu tarihten sonra ikili ilişkiler yeniden sağlanmaya çalışılmıştır. Bu ilişkiler de ekonomik boyutlu olmuştur.
İkinci Dünya Savaşından sonra Türk-Amerikan ilişkileri farklı bir boyut kazanmaya başlamıştır, Türkiye açısından ABD’ye yakınlaşma Sovyet tehlikesinden kaynaklanan bir zorunluluktu, ABD, açısından ise Türk Boğazları ve Sovyetleri kuşatma bağlamında Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklanan bir durumdu. 1945 sonrası ilişkiler askeri ve ekonomik bir çerçeveye sahiptir, bu makalenin amacı da bu çerçevede gelişen ilişkilerin temel başlıklarına değinmektir.
Hikmet Karaca
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Cumhuriyet Tarihi Ana Bilimdalından yüksek lisans mezunu.
Hikmet Karaca tarafından hazırlanan raporun tamamına aşağıdan ulaşabilirsiniz.


Yorum bırakın