Mustafa Koç
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yüksek lisans öğrencisidir.
Osmanlı İmparatorluğu XVIII. yüzyıla mağlup bir imparatorluk olarak girmişti. Dış siyasetteki başarısızlıklar iç siyaseti de etkilemiş, 1703 yılında Sultan II. Mustafa tahttan indirilerek yerine Sultan III. Ahmed padişah ilan edilmişti. Bu yıllarda, Osmanlılar Karlofça (1699) ve İstanbul (1700) Antlaşmaları ile kaybetmiş oldukları toprakları geri kazanma gayreti içindeydi. Öte yandan Avrupa’da ise genel bir savaş durumu hâkimdi. İspanya Veraset Savaşları (1701 – 1714) nedeniyle orta ve batı Avrupa ülkeleri birbirleriyle savaş halindeyken İsveç ile Danimarka, Saksonya ve Lehistan arasında Büyük Kuzey Savaşı (1700 – 1721) sürmekteydi. Avrupa’da devletlerin merkezileşip büyümesi ile taraflar arasında uzun savaş halinin ortada olması “güç dengesi” kavramını ortaya çıkarmış ve ittifaklar kurulmuş, diplomatik girişimler önem kazanmıştır.[1] XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa’da siyasi ve diplomatik tablo bu şekildeyken Osmanlı İmparatorluğu ise toparlanma sürecindeydi. Ancak 27 Haziran 1709 tarihinde İsveç Kralı XII. Karl’ın Poltova’da Rus Çarı Petro’ya yenilmesi neticesinde Osmanlı tarihi için önemli olaylardan biri yaşanmıştı. Yenilginin ardından İsveç Kralı ordusunun kılıç artıklarıyla birlikte Osmanlı hududuna doğru yönelmiş ve 3 Ağustos 1709 tarihinde Osmanlı mülkü olan Bender’e gelmişti.[2]

(Kaynak: https://www.alamy.com/)
Esasında XII. Karl’ın amacı, Osmanlı topraklarında uzun süre kalmak değildi. Padişaha yazdığı mektupta birkaç gün Bender’de dinlendikten sonra İsveç müttefiki olan Polonya’ya giderek oradaki birlikleriyle birleşip Ruslara karşı mücadelesini sürdürmek istiyordu.[3] Ancak gerek kralın yaralı halde olması gerekse hâlâ mevcut olduğunu düşündüğü birliklerin etkisiz hale getirilmesi sebebiyle Kral’ın dönüş planları gerçekleşememiş ve Osmanlı mülkünde oturmakta karar kılmıştır. Bu çalışmada ise İsveç Kralı XII. Karl’ın Osmanlı topraklarında kalmış olduğu beş yılın (1709 – 1714) Osmanlı ekonomisine maliyeti incelenecektir. Bunun için öncelikle XVIII. yüzyıl başlarında Osmanlı mali durumu irdelenecektir. Ardından XII. Karl’ın giderleri ele alınacak ve bu mali duruma yükü değerlendirilecektir. Son olaraksa İsveç Kralı’nın ülkesine dönüş süreci ve bu süreçte yaşananlar ele alınacaktır.
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Mali Durumu
Felaket Yılları olarak adlandırılan ve Büyük Türk Savaşları şeklinde anılan 1683 – 1699 yılları arasındaki uzun savaş dönemi, Osmanlı mali yapısını oldukça kötü etkilemişti. Karlofça Antlaşması ile kaybedilen verimli Macaristan ovaları ile ticari konumu önemli olan Mora’nın Osmanlıların elinden çıkması mali durumu zora sokan diğer etkenlerdendi. XVII. yüzyılın sonları ile XVIII. yüzyılın başlarında yaşanan bu zorluk, Osmanlıların malikâne ismini verdiği uygulama ile hazineye sıcak (nakit) para girişi sağlamak ile giderilmeye çalışılmıştı.[4]
Bununla beraber XVIII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun başta İstanbul olmak üzere Halep, Selanik, Edirne ve Bursa gibi şehirlerinde dokuma tezgâhlarının yaygınlaşması neticesinde üretimde artış görülmektedir. Bu durum ticaret ve üretim sektörlerinde büyüme ve genişlemeye yol açmıştı.[5] Aynı zamanda bu büyüme ve genişleme yalnızca sanayi ürünlerinde değil, tarım ürünlerinde de görülmekteydi.[6] Yine XVII. yüzyılın sonları ile XVIII. yüzyıl başlarında Osmanlıların para politikalarında düzenlemeler yaptıkları görülmektedir. Avrupa’dan (esasında Amerika kıtalarından) gelen paraların enflasyon yaratması söz konusuydu. Osmanlılar 1690 yılında ilk büyük gümüş parayı basmışlardı.[7] Para politikasında yapılan diğer bir düzenleme ise III. Ahmed döneminde Zer-i İstanbul veya Fındık Altın denilen altın paranın da basılmasıdır.[8] Bunun yanında III. Ahmed döneminde tedavüle giren bir gümüş kuruş’un yüz yirmi akçe ettiğini belirtmekte de fayda var.[9] XVIII. yüzyılın ilk döneminde ekonomide gözlenen rahatlamanın diğer bir etkeni de yeni madenlerdir. Gümüşhane başta olmak üzere Balkanların çeşitli yerlerinde gümüş madenlerinin bulunmuş olması dikkat çekmektedir. Öyle ki maden sahiplerinin işçi kapmaya çalışmaları görülmektedir.[10] Dolayısıyla yeni madenlerin bulunması ile uygulanan para politikalarının bu dönemde gerçekleşmesi tesadüfi değildir.
Tüm bunlar göze alındığında Osmanlıların “felaket yıllarından” ekonomik anlamda toparlanarak çıktıkları görülmektedir. Osmanlıların 1710/1711 yıllarında hazinelerine giren gümüş kuruş yaklaşık 11 milyon iken giderleri ise yaklaşık 8 buçuk milyondu.[11] Mehmet Genç’in gelir giderlere dair yapmış olduğu tabloya bakılırsa, XVII. yüzyıl sonu ve XVIII. yüzyıl başlarındaki gelişmelerin kendisini daha çok yüzyılın ortalarında hissettirdiği görülmektedir. Öyle ki haritada (yani topraklarda) büyük değişiklikler görülmezken yüzyılın ortalarında gelirlerin yüzde kırk arttığı görülmektedir. Buna mukabil giderler de artmıştır. Ancak burada önemli olan nokta, İsveç Kralı XII. Karl Osmanlı mülküne sığındığında Osmanlıların mali durumunun XVIII. yüzyıl boyunca en iyi durumunda olduğudur. Böylelikle Osmanlıların iltica eden Kral’a karşı misafirperverlikten çekinmedikleri söylenebilir.
İsveç Kralı XII. Karl’ın Osmanlı Maliyesine Etkisi

(Kaynak: https://digitaltmuseum.org/021046499999/karl-xii-1682-1718)
İsveç Kralı’nın yanındaki maiyetin sayısı tam olarak bilinmese de yaklaşık bin kişilik bir birlikle Bender’e ulaştığı düşünülmektedir.[12] Aynı zamanda yanında Ukrayna Kazaklarının lideri olan müttefiki İvan Mazepa da bulunmaktaydı. Osmanlılar İsveç Kralı’nı “büyük bir saygıyla karşıladılar”.[13] Bunun yanında Osmanlılar ilk başta İsveç’e Rusya karşısında siyasi ve askeri anlamda yardım etmeyi düşünmüyordu. Osmanlılar ile Ruslar arasında hâlihazırda bir barış antlaşması bulunmaktaydı. Üstelik Osmanlılar, Rusların İsveç’in hâkimiyetindeki önemli bölgelerinden biri Livlandiya’nın (Livonya/Litvanya) işgal ettiklerini öğrendiklerinde barışı korumaya daha çok özen göstermişlerdi.[14] Bu gelişmeler üzerine XII. Karl Osmanlı mülkünde durmaya karar vermiş ve Osmanlıları Ruslara karşı savaşa sokmaya gayret etmiştir.[15]
XII. Karl’ın Bender’de ikameti esnasında kendisine ve maiyetine Osmanlı İmparatorluğu tarafından maaş bağlanmıştı. Aynı zamanda yiyecek ve diğer giderler de Osmanlılar tarafından karşılanmaktaydı.[16] 1710 yılının ilk yarısında XII. Karl’ın giderleri yaklaşık 750 bin akçe tutmaktaydı.[17] Bu hesapla XII. Karl’ın Osmanlı hazinesine maliyeti günlük 206 gümüş kuruş, aylık 6 bin iki yüz gümüş kuruş ve yıllık 74 bin 412 kuruşa denk gelmekteydi. Bunun yanında kralın masrafları zaman içinde artmıştır.
Osmanlıların Bender’de ikamet eden Kral’a bağladıkları maaş zaman içerisinde XII. Karl’a yeterli gelmemiştir. Bunun üzerine Osmanlılar, 1710/1711 yılında krala sekiz yüz kese (400 bin) gümüş kuruş borç vermiştir.[18] Devamında ise verilen miktar İsveç kralına yeterli gelmemiş Osmanlı tarafı bunun üzerine iki yüz kese gümüş kuruş daha borç vermiştir.[19] Verilen paranın oldukça yüklü bir miktar olduğu göze çarpmaktadır. Osmanlıların yıllık gelirinin 1710/1711 yılında yaklaşık 11 milyon gümüş kuruş olduğuna değinilmişti. Bu durumda kaba bir hesaplamayla her ay için devletin hazinesine yaklaşık 1 milyon gümüş kuruştan az bir meblağ girmekteydi. Bu durumda XII. Karl’a verilen borcun Osmanlı hazinesi için en az 15 günün verilmesi anlamına geliyordu. Osmanlı tarafının borcun tahsisi için cizye gelirlerini kullanması[20] ise dikkat çekicidir. Öyle gözüküyor ki yöneticiler, İmparatorluğa sığınmış olan gayrimüslim bir kralın giderlerini karşılamak için Müslüman tebaanın değil gayrimüslim tebaanın vergilerini kullanma kararı almışlardı. Bunun yanında XII. Karl yalnızca Osmanlılardan maddi yardım görmüyordu. İstanbul tüccarlarından ve Fransızlardan da borç para almaktaydı.[21]
Bütün bunların yanında XII. Karl aldığı borçları yalnızca günlük giderlerine harcamıyordu. Topkapı Sarayı’nda dönen siyasi meselelere dâhil olma arzusu içerisindeydi. Kralın Osmanlı topraklarında yaşıyor oluşu Osmanlı yöneticilerinin olduğu kadar saray ahalisinin de ilgisini çekmekteydi. Ancak iki kesimin de krala dair görüşleri tamamen uyuşmuyordu. Padişah ve saray çevresi XII. Karl’a sempatiyle bakarken Bab-ı Ali ise genç kralın bir sıkıntı yaşanmadan ülkesini dönmesini arzulamaktaydı.[22] Voltaire bunun nedenini kralın genç, atik ve muzaffer (gerçekten de XII. Karl Poltova Savaşı’na kadar hiç yenilmemiştir) biri olması dolayısıyla kadınları etkilediğine bağlamaktadır.[23] Bunun yanında XII. Karl Ruslara karşı Osmanlıları tamamen yanına çekebilmek için Stanislaw Poniatowski ve Portekizli Yahudi tabip Fonseca’yı görevlendirmiştir.[24] XII. Karl’ın kendisine göndermiş olduğu paralarla hediyeler alan Poniatowski de Osmanlı saray çevresinin gönlünü kazanmaya çalışmış ve bu amacında başarılı olmuştur.
Bu durum neticesinde ortaya çıkan durum şu şekildedir. Osmanlılar hazinelerinin aylık gelirinin büyük bir bölümünü krala borç vermişlerdir. Bunun yanında yevmiye olarak krala bir maaş da bağlamışlardır. Bağlanan maaş kral ve maiyetinin günlük giderlerini karşıladığı gibi verilen nakit borç para ise İsveç kralınca farklı şekillerde kullanılmıştır. Bu borç paranın İstanbul’da XII. Karl’ın elçileri tarafından bir nevi lobicilik faaliyetleri kapsamında kullanıldığı söylenebilir. Öyle ki Valide Rabia Gülnuş Sultan’ın vezirlere padişahın İsveç’e yardım etmesine ikna çabaları kaynaklara yansımaktadır.[25] Yani Osmanlıların XII. Karl’a sağlamış oldukları maddi yardım siyasi entrika ve rüşvetlerle paşaların ceplerine gidiyordu. Kısacası hediyeleşmeler ve rüşvetler neticesinde Osmanlı sarayından çıkan paraların bir kısmı tekrar bir şekilde Osmanlı sarayına geri dönüyordu.
İsveç Kralı’nın ve Poniatowski’nin kışkırtmaları Osmanlıları etkilemişti. Öyle ki Poniatowski’nin Osmanlı yöneticilerini Rusya’nın Karadeniz’e dökülen nehirlerde tersaneler kurmaları ve ileride Osmanlı’ya büyük tehdit oluşturacakları yönündeki uyarıları Osmanlıları rahatsız etmişti.[26] Bununla beraber Rusların Azak Kalesi’ni ele geçirmeleri Osmanlılar için zaten sıkıntı yaratan bir durumdu ve Osmanlılar için Karadeniz’e açılma fırsatı kollayan Ruslardan burayı geri almak önemli hedeflerden biriydi.[27] 1711 yılına gelindiğinde zaten gergin olan iki tarafın arası savaş durumuna gelmiş bulunmaktaydı.
Prut Savaşı ve XII. Karl’ın Geri Dönüşü
Osmanlılar 20 Kasım 1710 tarihinde Rusya’ya karşı savaş kararı almıştı.[28] Ancak iki tarafın savaş meydanlarında karşılaşması bir sonraki senenin yaz aylarında gerçekleşecekti. Bu arada XII. Karl’ın Osmanlı ordusuna katılması gündeme gelmiş ve hatta bu durum Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen XII. Karl Osmanlı ordusuna katılmamıştır. Bu arada Boğdan voyvodası Dimitri Kantemir de Osmanlıların atadığı Boğdan voyvodası olmasına rağmen Rusların tarafına geçmiş durumdaydı. Petro ise Mart ayında Moskova’dan hareket etmiş Temmuz ayında da Boğdan’a gelmişti. Ordusu ise oldukça yorgun ve erzak sıkıntısı içerisindeydi.[29] Temmuz ayının sonlarında ise Petro ve ordusu Osmanlılar tarafından kuşatılmış haldeydi. 20 Temmuz gününe gelindiğinde ise Ruslar beyaz bayrak çekmişlerdi. Taraflar 21 Temmuz 1711’de barış görüşmelerini neticelendirmişti. İmzalanan antlaşmaya göre Osmanlılar 1699/1700’den beri hedeflerinden biri olan Azak’ı geri almayı başarmışlardı. Ancak en önemlisi ise İsveç kralı XII. Karl’ın ülkesine güvenli bir şekilde dönmesi Petro tarafından garanti edilmişti. Ancak XII. Karl antlaşma maddesi gereği ülkesine dönmeyi reddetmiş ve Osmanlı mülkünde kalmaya devam etmiştir.
İsveç Kralı’nın Osmanlı topraklarındaki iltica durumu bu dönemden sonra değişikliğe uğramıştır. Başta XII. Karl imzalanan Prut Antlaşması’ndan hiç memnun değildi. Elçileri vasıtasıyla padişahı Baltacı Mehmed Paşa’nın Prut’ta kaçırdığı fırsat hakkında bilgilendirdi. Nitekim Prut dönüşünde Baltacı Mehmed Paşa, 20 Kasım’da sadrazamlık makamından azledilmişti.[30] Ancak Osmanlı yönetimi artık XII. Karl’ı gitme vakti gelmiş olan bir misafir olarak görmekteydi. Zira hem antlaşma maddesince geçiş garantisi vardı hem kral artık maliyeye yük oluyordu. İlerleyen aylarda Kral ile Osmanlılar arasında çeşitli görüşmeler yaşandı ancak kral dönme konusunda hâlâ ayak diretmekteydi. 1712 yılı bu tartışmaların gölgesinde geçmiş bulunuyordu. Ancak 1713 yılına gelindiğinde ise Osmanlıların sabrı tükenmiş ve silahlı birliklerini kralın bulunduğu Bender’e yollamıştı. Literatürde Bender Çatışması (Kalabaliken i Bender) olarak geçen küçük çaplı çarpışmada Osmanlılar Kral XII. Karl’ı derdest etmişlerdi. Akabinde kral alıkonularak Dimetoka’ya gönderilmişti. Bender Çatışması Osmanlı yönetimi tarafından tepkiyle karşılanmış ve olayı düzenleyenler azledilmiş ve cezalandırılmıştır.[31] Bu sırada İsveç kralına gittiği tarih olan Ekim 1714’e kadar tekrardan maaş bağlanmıştır.[32] Aynı zamanda Osmanlılar dönüş yolculuğu için de krala çeşitli hediyeler ve yol parası vermiştir.
Sonuç
Bütün bu gelişmeler üzerine Osmanlıların İsveç Kralı XII. Karl’a neden “Demirbaş” lâkabı taktıkları ortaya çıkmaktadır. Poltova’da mağlup olarak Osmanlılara sığınmış olan XII. Karl geldiği vakit Carolus Rex olarak anılıyordu. Osmanlı topraklarından çıktığı vakitte ise lâkabı Demirbaş idi. XII. Karl Osmanlı topraklarını terk ettiğinde gerisinde ödenecek yüklü miktarda borç bırakıyordu. Buna rağmen dönmesiyle birlikte İsveç düşmanlarına karşı Büyük Kuzey Savaşı’nı sürdürmeye devam etmişti. Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu’na ödenecek olan borç ertelenmişti. Osmanlılar alacaklarını nakit olarak temin etmemişlerdir. 1718 yılında XII. Karl Norveç’te Frederikshald Kalesi’ni kuşatırken kör kurşunun başına isabet etmesi nedeniyle hayatını kaybetmişti. Tahtı kardeşi Ulrika’ya (dolayısıyla Ulrika’nın kocası Frederick’e) kalmıştı. Buna rağmen Osmanlılar alacakları parayı temin etmek için İsveç tarafıyla görüşmeleri sürdürmüş ve taraflar 1738 yılında anlaşmaya varmışlardır. İsveç tarafı, XII. Karl’ın vereceklerine karşılık olarak Osmanlılara büyük bir gemi ve otuz bin tüfek temin edecekti.[33]
Siyasi açıdan, XII. Karl’ın Osmanlılara ilticası Avrupa’daki güç dengesini etkilemiştir. Kralı ülkesine döndüğünde İsveç her taraftan kuşatma altındaydı ve çok geçmeden Nystadt Antlaşması ile (1721) Büyük Kuzey Savaşı sonlandı. Böylelikle Baltık Denizi’ne çıkan Ruslar ilgilerini güney bölgelerine çevirebilecek ve İran-Kafkasya sahasında Osmanlılar ile karşı karşıya geleceklerdi.[34] Avrupa için 30 Yıl Savaşları’na damgasını vurmuş olan İsveç artık büyük güç olmaktan çıkacaktı. İsveç’in Pomeranya’daki topraklarını ele geçiren Prusya ise yükselmekte olan bir devlet haline gelecekti. Fransa, müttefiki İsveç’in saf dışı kalmasına karşın İspanya Veraset Savaşları neticesinde İspanya tahtına Bourbon prensini oturtmuş, buna rağmen zamanla Avrupa’daki gücünü ve Yeni Dünya’daki kolonilerinin bir kısmını kaybedecekti.
XII. Karl’ın Osmanlı hazinesine maliyeti oldukça yüksek olmuştur. Hata payı bulunmakla birlikte kralın giderleri için Osmanlılar beş yılda toplam 372 bin gümüş kuruş harcamıştır. Borç olarak verilen para ise beş yüz bin gümüş kuruştur. İsveç kralının ülkesine dönüşü için de yapılan harcamalar göz önüne alındığında toplamda neredeyse bir milyon gümüş kuruşa yaklaşan bir masraf ortaya çıkmaktadır. Nitekim 1738 yılında tarafların yaptıkları antlaşmaya bakıldığında da verilecek geminin ederinin altı yüz bin kuruş, silahların da iki yüz bin kuruşa denk geldiği görülmektedir. Buradan çıkan sonuca göre Osmanlı hazinesinin altmış aylık gelirinin bir ayı İsveç kralının giderlerine ve maaşına ayrılmıştır.
Osmanlı tarihinde bir kralın Osmanlılara sığınması eşine az rastlanır bir olaydır. Aynı durum İsveç için de söz konusudur. XII. Karl’ın ilticası iki ülke arasındaki kültürel etkileşimlerin yaşanmasına ortaya çıkarmıştır. Günümüzde “İsveç Köftesi” olarak bilinen yemek yakın zamanda İsveç devleti resmi Twitter sayfasında Türk kökenli olduğunu itiraf etti.[35] Bunun yanında yukarıda Bender Çatışması olarak ele alınan olayın İsveç kaynaklarında Kalabaliken i Bender şeklinde geçmesi yine Türk etkisini göstermektedir. Kalabaliken Türkçe’nin kalabalık (kargaşa) kelimesinin yalnızca telaffuzunun değişmesiyle İsveççe’ye geçmiştir.[36] XII. Karl’ın ülkesine dönüşü esnasında ona refakat eden Türkler, İsveç’ten geri dönmemiş ve orada yaşamaya devam etmişlerdi. Günümüzde İsveç’te hâlâ yaşamakta olan bu insanların soy ismi “Askersson”dur.[37] Popüler kültürde de XII. Karl’ın Osmanlı’ya ilticası ve Bender Çatışması kendine yer bulmuştur. İsveçli ünlü bir müzik grubu olan “Sabaton” yayınladıkları bir klipte Bender Çatışması’nı konu edinmektedir.[38]
Kaynaklar
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Kaynakları
Başmuhasebe Kalemi Defterleri (D.BŞM.d…): 1172, 1164, 173 – 8634.
Cevdet Hariciye (C.HR.): 32 – 1584.
İbnülemin Hariciye (İE.HR.): 19 – 1691.
Makale ve Kitaplar
Ahmet Cavid Bey’in Müntehabatı. Haz. Adnan Baycar. İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2004.
Akbulut, Mehmet Yılmaz, The Scramble for Iran: Ottoman Military Diplomatic Engagements During the Afghan Occupation of Iran, 1722 – 1729, İstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, 2017.
Aksan, Virginia H. Kuşatılmış Bir İmparatorluk Osmanlı Harpleri 1700 – 1789. Çev. Gül Çağalı Güven. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2010.
Beydilli, Kemal. “Prut Antlaşması”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA) İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2007, 34, 359 – 362.
Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi. Çev: Özdemir Çobanoğlu, C. 2. İstanbul: Cumhuriyet Kitap Kulübü, 1998.
Genç, Mehmet. Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2000.
Hagen – Jahnke, Ursula ve Walburg, Reinhold ve Schmidt Annelore. Early Modern Gold Coins. Çev. Edward Besley. Munich: Giesecke & Devrient, 1985.
Jorga, Nicolae. Osmanlı İmparatorluğu Tarihi. C. 4, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2005.
Kurat, Akdes Nimet. Prut Seferi ve Barışı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1951.
Kurat, Akdes Nimet. XII. Karl’ın Türkiye’de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu. İstanbul: Rıza Koşkun Matbaası, 1943.
Pamuk, Şevket. A Monetary History of the Ottoman Empire. New York:Cambridge University Press, 2003.
Pamuk, Şevket. “Kuruş”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA) İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 26, 458 – 459.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. C. 4/1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988.
Voltaire, XII. Şarl’ın Tarihi. Çev. Nahid Sırrı. Ankara: Hilmi Kitabevi, 1939.
Sevinç, Tahir. “İsveç Kralı XII. Şarl’ın Osmanlı Devleti’ne İlticası ve İkameti”. Journal of History Studies, 6/1, (2014): 139 – 159.
İnternet Kaynakları
https://en.wikipedia.org/wiki/Turks_in_Sweden (erişim tarihi: 16.04.2021).
https://www.wordsense.eu/kalabalik/ (erişim tarihi: 16.04.2021).
https://www.youtube.com/watch?v=kZN5bw3wg9g (erişim tarihi: 16.04.2021).
https://twitter.com/swedense/status/990223361648275456 (erişim tarihi: 16.04.2021).
[1] Mehmet Yılmaz Akbulut, The Scramble for Iran: Ottoman Military Diplomatic Engagements During the Afghan Occupation of Iran, 1722 – 1729, (İstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, 2017), 36 – 37.
[2] Akdes Nimet Kurat, XII. Karl’ın Türkiye’de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu. (İstanbul: Rıza Koşkun Matbaası, 1943), 93.
[3] Kurat, XII. Karl’ın Türkiye’de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu. 93 – 94.
[4] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2000), 156 – 157.
[5] Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 212.
[6] Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 213.
[7] Şevket Pamuk, A Monetary History of the Ottoman Empire, (New York: Cambridge University Press, 2003), 160.
[8] Ursula Hagen Jahnke, Reinhold Walburg, Annelore Schmidt, Deutsche Bundesbank, Early Modern Gold Coins, çev. Edward Besley. (Munich: Giesecke & Devrient, 1985), 186.
[9] Şevket Pamuk, “Kuruş”, Türkiye Dİyaney Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA, (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2003), 26, 438.
[10] Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi,213.
[11] Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, 222.
[12] Kurat, XII. Karl’ın Türkiye’de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu, 95.
[13] Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, çev: Özdemir Çobanoğlu c. 2, (İstanbul: Cumhuriyet Kitap Kulübü), 854.
[14] Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, 854.
[15] Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, 856.
[16] Tahir Sevinç, İsveç Kralı XII. Şarl’ın Osmanlı Devleti’ne İlticası ve İkameti, Journal of History Studies, 6/1, (2014): 141.
[17] BOA, Başmuhasebe Defteri, 1164. D..BŞM.d…
[18] BOA, İbnülemin Hariciye, 19 – 1691. İE.HR.
[19] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c.4/1, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988), 93.
[20] Sevinç, İsveç Kralı XII. Şarl’ın Osmanlı Devleti’ne İlticası ve İkameti, 145.
[21] Voltaire, XII. Şarl’ın Tarihi, çev. Nahid Sırrı. (Ankara: Hilmi Kitabevi, 1939) 186. Voltaire, XII. Karl’ın Osmanlılardan günlük beş yük ekü aldığını yazmaktadır. Ekü’nün (ecu) değeri için: Pamuk, A Monetary History of the Ottoman Empire, 186. Aynı zamanda Jeremy L. Caradonna adlı tarihçi XVIII. yüzyılda bir Ekü’nün 3 Livre’ye denk geldiğini ve bir Fransız işçinin günde ortalama 3 – 10 Livre kazandığını belirtmektedir: https://www.jeremycaradonna.com/french-currency-18th-century (Erişim Tarihi: 12.04.2021).
[22] Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, 858.
[23] Voltaire, XII. Şarl’ın Tarihi, 185.
[24] Voltaire, XII. Şarl’ın Tarihi, 184. Voltaire bu bölümde bahsi geçen Portekizli tabiple çok iyi tanışıklığının olduğunu ve bu bilgileri ondan edindiğini belirtmektedir. Eğer bu durum gerçekten doğruysa Voltaire’in anlattıklarında gerçeklik ihtimali yüksektir. Nitekim, Fransa’da yaşayan birisinin bu kadar uzakta olmasına rağmen konunun detaylara hâkim olması ikili ilişkilerinin önemini göstermektedir.
[25] Voltaire, XII. Şarl’ın Tarihi, 185. Bu iddia pek gerçekçi gözükmese de Voltaire devam eden satırlarda Poniatowski ile Valide Sultan’ın mektuplaştığını ve bu mektupların Poniatowski’de bulunduğunu belirtmektedir.
[26] Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, 859.
[27] Kemal Beydilli, “Prut Antlaşması”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), (İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2007), 34, 360.
[28] Beydilli, “Prut Antlaşması”, 360.
[29] Virginia Aksan, Kuşatılmış Bir İmparatorluk: Osmanlı Harpleri 1700 – 1780, çev. Gül Çağalı Güven. (İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2010), 103.
[30] Beydilli, “Prut Antlaşması”, 361.
[31] Sevinç, İsveç Kralı XII. Şarl’ın Osmanlı Devleti’ne İlticası ve İkameti, 153.
[32] Sevinç, İsveç Kralı XII. Şarl’ın Osmanlı Devleti’ne İlticası ve İkameti, 153.
[33] BOA, Cevdet Hariciye, C.HR. 173 – 8634.
[34] Akbulut, The Scramble for Iran: Ottoman Military Diplomatic Engagements During the Afghan Occupation of Iran, 1722 – 1729, 17 – 18.
[35] İlgili paylaşım için: https://twitter.com/swedense/status/990223361648275456 (erişim tarihi: 16.04.2021).
[36] https://www.wordsense.eu/kalabalik/ (erişim tarihi: 16.04.2021).
[37] https://en.wikipedia.org/wiki/Turks_in_Sweden (erişim tarihi: 16.04.2021).
[38] İlgili video için: https://www.youtube.com/watch?v=kZN5bw3wg9g (erişim tarihi: 16.04.2021).