Bayram namazlarından önce sürülen güllü hacı misler, Ramazan akşamı yenilen güllaç, gül kokan Hırka-yı Şerif, elinde tuttuğu gül ile müridini selamlayan şeyh efendi, merkez camisinin avlusundaki gül bahçesi… Saymakla bitmez, Anadolu Müslümanlarının fahr-i alem efendisi ile özdeşleştirdiği o mübarek, dokusu başka, kokusu başka olan çiçeğin bambaşka cemaatlerdeki bambaşka anlamları, bu coğrafya için saymakla bitmez. Tabii bugün pek çoğu yerinden kopartılarak cebren ve hile ile dünyanın binbir farklı köşesinde kendine ev bark kurabilmiş, tarih var olduğundan beri memleketin siyasi iklimi vesilesiyle canına okunagelen ibadullah cemaatin yanımızda yöremizde kalmış ve hâlâ dünküne rahmet okutmayacak cinsten azim ve kararlılıkta geleneklerini sürdüren mensupları için de bu mübarek nebatı-ı şerif, farklı anlamlara sahip değil.
Bu kullanımların elbette en çok bilinenleri, Ermeni cemaatinin Vartavar diye adlandırdığı, festivalleri andıran etkinlik ve Balkan coğrafyasında Rosalii adıyla da tanınan, Paskalya’nın ellinci günü kutlanan Pentekost bayramıdır. Dilbilimcilerin ve cemaat mensuplarının söylediğine göre iki bayramın da ismi köken olarak gül kelimesinden (Vartavar’ın varth’ı, Rosalia’nın da rose’si olacak şekilde) gelir. Tabii bu anlatımların bazısı geleneksel, bazısı yöresel ama hepsi de sözlüdürler. Bu cemaatlerin dışında bir cemaat daha vardır ki, kendileri için bayramlar, gündelik yaşamın hiç olmadığı kadar merkezinde yer alır. Bununla kalmayarak onların doğrudan doğruya bir de “gül bayramı” vardır.
Yahudi cemaatinin Pesah ile Sukkot arasında kutladığı Şavuot bayramının Anadolu’da bir adı da “Gül Bayramı”dır. Bu bayram hakkında bizi, İstanbul hayatının en enteresan tanıklarından olan Reşad Ekrem Koçu bilgilendiriyor. Reşad Ekrem Koçu’nun hazırladığı meşhur İstanbul Ansiklopedisinin dijital arşivinde (Kadir Has Üniversitesi ve Salt ortaklığında hazırlanan proje) daktilo ile yazılmış bir sayfa bulunmakta. Bu sayfaya göre gül bayramı,
“Bir mûsevî bayramıdır; Hazreti Mûsâ’nın Tûri Sînâ’ya çıkıp Tanrıdan “Evâmiri Aşere”, “On Emir”i alıp dönmesinin hâtırası olarak kutlanır; milâdî takvimde mayıs ayının altıncı ve yedince günlerine rastlar. İbrâni dilinde “Şavuot” denilir, “Haftalar” demekdir, “Pesah” (Hamursuz) ile bu bayram arasında 7 hafta bulunduğu için bu isim verilmişdir; “Bikunim” denilen ilk toprak mahsulleri kutlama; Allaha arzı şukran yolunda Kudüs Mâbedine en olgun turfanda meyvalar götürülürdü. Zamanımızda da Sinagog’lar ve evler yeşillik ve çiçeklerle süslenir.” (“Gülbayramı”, İstanbul Ansiklopedisi, t.y.).
Bu enteresan ansiklopedi maddeciği, bize birçok başka kapıyı aralıyor. Şavuot hakkında başka bazı temel kaynaklardan bilgi almak istediğimizde, ilk olarak meşhur Encyclopedia Judaica’ya başvuruyoruz. Ansiklopedi maddesi bize Şavuot’ta sinagogları bitkiler ve çiçeklerle süsleme geleneğinin, Sina dağının yemyeşil bir dağ olmasından ileri geldiğini söylüyor. Aynı zamanda evlerde Şavuot zamanında süt ürünleri tüketildiğini de söylüyor (“Shavuot,” 2007). Şavuot’un bazen Pentekost olarak da adlandırıldığını belirten Yusuf Besalel, Türkiye’nin yegâne Yahudilik Ansiklopedisi‘nde, İsrail’deki bazı kibbutz geleneklerini de es geçmez. Koçu’nun bahsettiği Bikunim kutlaması, burada Hag-a Bikurim (İlk Meyveler) adıyla anılır. Aynı zamanda İsrail’de bazı anaokullarında Şavuot öncesi yapılan kutlamalarda çocuklar, meyve dolu sepetler ve başlarında çiçeklerden oluşan taçlar taşıyarak hasat bayramını çağrıştırırlar (Besalel, 2002, ss. 664– 665). Zihnimizde canlanan görüntü, belki bize biraz şu meşhur Midsommar filmini hatırlatıyor olabilir. Anadolu’da ise Midsommar’dan belki de çok daha yakın, buradaki herkesin, hangi kökenden gelirse gelsin kenarından köşesinden dahil olduğu başka bir bayram olan Hıdrellez imdadımıza yetişiyor.

Görsel 1 – En Charod’da Şavuot kutlayan bir kız.
Örneğin Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Folklor kitabında bize Hıdrellez hakkında bilgi verirken yine benzer geleneklerden bahsetmekte. Hıdrellez’de hazırlanan mantıvar (niyet) çömleği bütün gece bir gül fidanının altında bırakılıyor, Marmaris’teki başka bir gelenekte de niyet çömleği açıldıktan sonra çömleği kapamak için kullanılan kilit suya atılıyor. Bundan sonra Elik-Kayasına çıkılıp orada topluca kahvaltı ediliyor. Burada “S” harfi ile başlayan yiyecekler tüketilmesi gerekiyor, örneğin süt veya simit gibi. Elik’ten dönerken genç kızlar, başkalarının bahçelerinden gül çalarak başlarına gül sokuştururlar ve bu eylem o gün için ayıp ve yasak sayılmaz (Boratav, 1973, ss. 222-223).
Karşımıza çıkan Hıdrellez geleneği, bütün bu anlattıklarımızın bir çorbası durumunda âdeta. Örneğin kilidin suya atılması, özellikle Hemşin civarındaki Vartavar etkinliğindeki sulu şakaları hatırlatmakta, süt içilmesi ise Şavuot’taki süt ürünleri tüketimini akla getirmekte. Buradan bakınca yukarıda adı geçen anaokulu çocuklarının başlarına hangi çiçeklerden taç yaptıkları sorusu da gizemini yitiriyor. Boratav da zaten bu benzerlikleri göz önüne alarak önce Hıdrellez hikâyesinin Musa peygamber ile ilişkisini, Kur’an’da Hızır’ın Musa peygambere öncülük ettiğini söyleyip daha sonra bu çeşitlenmelerin “memleketimizde paskalya/kızıl yumurta döneminde uygulanan bu töreni mayıs başına getirmekle, Hıdrellez bayramına, onu Kelt’lerin Beltane bayramlarına yaklaştıran bir öğe” eklediğini söylüyor (a.g.e. s. 224). Beltane bayramının günümüzdeki etkinlikleriyle ilgili ufak bir inceleme, bu benzerliğin ne kadar kuvvetli olduğunu gözler önüne serer.
Tabii Yahudi cemaatindeki benzerlikler bunlarla da sınırlı değil. Türk müziği nasıl ki birçok makamını Bizans’a borçluysa, Osmanlı azınlıkları da klasik Türk musikisini kullanagelmişler. Maftirim denen tasavvuf müziği Mevlevi dedeleri ve Musevi hahamlarca ortaklaşa geliştirilmiş, Gül bayramında ise dua ve ilahiler, sinagoglarda Mahur makamında okunurmuş (Güleryüz, 2015, s. 191). Sinagoglarda bu bayramda gül suyu kullanılması da âdettenmiş. Gül suyunun cemaate dolaştırılması, girişte ellere tutulması (Türkiyeliler Birliği, 2020) sinagoglarda kullanılan gül suyu şişeleri, hatta bu geleneğin doğru olup olmadığı ile ilgili tartışmalar (Palachi, 1998/1861, Sivan, Siman 8, §33), bu gülün kullanımın ne kadar merkezî bir yerde durduğunu gözler önüne serer. Gerçi bugün cemaatin yaşayan, gerek genç gerekse yaş almış üyeleri ile konuşulduğunda bu geleneğin izini sürebilmek bir hayli zordur. Gelenek, maalesef bugün itibarıyla birçok anlamda unutulmaya yüz tutmuş görünüyor.
Unutulamayacak bir nokta ise, elbette sofrada kendini gösteriyor.

Görsel 2 – İzmir Yahudi topluluğu tarafından kullanılan gül suyu şişesi.
Her dinî bayramın olmazsa olmazı yemek (hele ki Yahudi bayramlarının âdeta baş tacıdır), Şavuot’ta önümüze tatlılar şeklinde çıkmakta. Kutsal metindeki bal ve süt atıflarının çağlar boyu gelenekten geleneğe harmanlanarak günümüze ulaşan örnekleri (Holzer, 2021, s. 218), elbette Sefarad mutfağında Anadolu âdetleriyle de etkileşmiş durumda. Sütlü gıdalar ve hafif yemekler tüketilmesinin sebebi, büyük ölçüde Şavuot’un yaza denk gelmesidir (Besalel, 2002, s. 665). Hafif ve sütlü yemekler, daha ziyade hafif ve sütlü tatlılar biçiminde Sefarad kültüründe önümüze malabiya (muhallebi denmesi de uygundur) ile çıkıyor. Gül bayramında tüketilecek tatlının haliyle gülsüz de olamayacağı göz önüne alındığında, muhallebilerin gül suyuyla yapılması (Marks, 2010, “Malabi” maddesi), hatta sütlaca ve baklavaya dahi gül suyu katılması (Marks, 1999, ss. 208, 350) hiç şaşırtıcı değil. Daha da enteresan olanı ise bugün Ramazan’ın vazgeçilmezi olan güllaç tatlısının kutlamalarda hâlâ kullanılıyor olması (Levy & Levy, 2010).
Buradan bakıldığında gülün bayramı, gerçekten kimin bayramıdır? Bu soru, Anadolu prizmasına vurulduğunda anlamını yitiriyor. Farklı kültürlerin, inançların, yaşayışların, her birinin de kendine has diliyle, yemeğiyle, acısıyla ve tatlısıyla birbirinden alıp birbirine verdiği sembollerin, her birisi için de bu kadar hayati bir kimliği haiz noktada bulunması, belki de dünyanın başka birçok yerinde karşılaşılamayacak bir iklim yaratıyor. Bu yönüyle Şavuot, Yahudi cemaatinin bayramı olmakla kalmayıp İstanbul’un, İzmir’in ve bu yolla bütün bir toplumun bayramı haline geliyor. Azınlık bayramı diyerek gözden kaçırılan, yeri geldiğinde küçültülen her bir bayramın Anadolu coğrafyasında unutulamaz, vazgeçilemez bir köşetaşı konumunda bulunduğuna gül bayramı çok güzel bir örnektir.
Bütün bunların yanı sıra, bu gibi ortak öğelerin sokağın gündelik akışındaki görünüşü de ilgi çekici. Koçu, yukarıda bahsettiğimiz ansiklopedi maddesinin sonuna bir de şiir eklemiş. Koçu’nun, yine onun tabiri ile “kalender meşrep halk şairi” Üsküdarlı Âşık Razi’den alıntıladığı, ki başka bir el yazısı notunda bu zatın Tophane Müşirliği Katipliği’nde bulunduğu belirtilir (“Razi, Üsküdarlı Aşık”, İstanbul Ansiklopedisi, t.y.). Şirin cinasla yazılmış şarkı, Balat’ta Güllüoğlu Nesim’in meyhanesindeki (Balat’ın gedikli-selatin meyhanelerinden, akşamcıların yine Koçu’ya göre vazgeçilmezi) Yasef ismindeki genç ve güzel bir çırak için şunları söyler:
Yasef Şâhım gonce gülü Balatın
Gördüğüm gün oldu bir Gül Bayramı
Fetâ yokdur üstüne o nevhatın
Gördüğüm gün oldu bir Gül BayramıDuman duman hattı var gül yanakda
Topukları gül misâli ayakda
Gül şerbeti gülpenbesi dudakda
Koklayayım olsun bir Gül BayramıEy Balatlım gül goncesi enîsim
Elinde bir gülle çıkart bir resim
Koyam Güllü Şâhım diye bir isim
Telsîm idem olsun bir Gül BayramıGül topuklu gül pençeli Güllü Şâh
Güllüoğlu Meygedesi içre mâh
Câizesi bu mücevher tarihin
“Pâyin öpdüm muğbeçeme mâşallah”1319 (M. 1901-1902)

Görsel 3 – Daktilo yazısıyla, İstanbul Ansiklopedisi’ndeki “Gülbayramı” maddesi.
Akın Deniz Sorucu
İstanbul Üniversitesi, LL.B.
Kaynaklar
Balat Meyhaneleri (t.y.), İstanbul Ansiklopedisi Arşivi [IAM040295, 4. Cilt, Ba-Bay]. İstanbul Ansiklopedisi (İstanbul Ansiklopedisi Web Projesi), SALT Araştırma & Kadir Has Üniversitesi.
Besalel, Y. (2002). Şavuot. Yahudilik Ansiklopedisi (Cilt 3, ss. 664–665). İstanbul: Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş.
Boratav, P. N. (1973). 100 Soruda Türk Folkloru, Gerçek Yayınevi.
Gülbayramı. (t.y.). [Yayımlanmamış ansiklopedi maddesi taslağı, İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Tanımlayıcı: G7A031]. İstanbul Ansiklopedisi (İstanbul Ansiklopedisi Web Projesi), SALT Araştırma & Kadir Has Üniversitesi.
Güleryüz, N. A. (2015). 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi. Büyük İstanbul Tarihi. İstanbul: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.
Holzer, A. (2021). Blessed Are the Cheesemakers: In Search of Ancient Roots of Dairy on Shavuot. Hakirah: The Flatbush Journal of Jewish Law and Thought, 30, 216–235.
Levy, F., & Levy, Y. (2010, 14 Mayıs). Creamy Turkish delights for Shavuot. The Jerusalem Post.
Marks, G. (1999). The World of Jewish Cooking: More than 500 Traditional Recipes from Alsace to Yemen (New ed.). New York, NY: Simon & Schuster.
Marks, G. (2010). Malabi. Encyclopedia of Jewish Food. Hoboken, NJ: John Wiley & Sons. Palaggi, Ḥ. (1998). Mo‘ed le-khol ḥai (1861 baskısının tıpkıbasımı). Bnei Brak: Maqsh.
Razi (Üsküdarlı Âşık). (n.d.). İstanbul Ansiklopedisi Arşivi [El yazması not, R4033]. İstanbul Ansiklopedisi (İstanbul Ansiklopedisi Web Projesi), SALT Araştırma & Kadir Has Üniversitesi.
Shavuot. (2007). In M. Berenbaum & F. Skolnik (Eds.), Encyclopaedia Judaica (2nd ed., Vol. 18, p. 423). Detroit, MI: Macmillan Reference USA
Türkiyeliler Birliği. (2020, 29 Mayıs). Memorias de Shavuot, i la Ketuba de la Ley. Türkiyeliler Birliği.
Görsel Kaynakları
Görsel 1- “Ein Harod – Şavuot’ta bir kız” (Fotoğraf), Shmuel Joseph Schweig, KKL-JNF Photo Archive (29.05.1925). İngiliz Mandası altındaki Şavuot-Bikkurim kutlamalardan bir fotoğraf, çiçekten bir taç takmış küçük bir kızın görselidir. Keren Kayemeth LeIsrael, Jewish National Fund tarafından 25 Mayıs 2023 tarihinde paylaşılmıştır. Fotoğraf detayı, tarihi ve kullanım izni sebebiyle JNF-KKL Fotoğraf Arşivi’ne ve iş birliği sebebiyle bizzat Lea Livnat’a teşekkür ederim.
Görsel 2- Judaica Index. (t.y.). Gül suyu şişesi. İzmir’deki Yahudi Topluluğu tarafından kullanılmış metal şişe, geç 19., erken 20. yüzyıl Osmanlı eseri olup Atina’daki Yahudi Müzesi’nin envanterindedir. Fotoğrafı kullanmama izin vererek iş birliği için yardımcı olan Judaica Index, Rotschild Foundation Hanadiv Europe’a ve özellikle şahsi katkısı adına Dr. Brigitte Sion’a teşekkür ederim. Collection: Jewish Museum of Greece (Athens) and Photo Credit: Leonidas Papadopoulos ©️ Rights holder. Reused for academic, non-commercial purposes.
Görsel 3- Reşad Ekrem Koçu’nun meşhur İstanbul Ansiklopedisi’nde daktilo ile yazılmış “Gülbayram” maddesi. Görsel, Salt Araştırma ve Kadir Has Üniversitesi ortak projesi “İstanbul Ansiklopedisi Web Projesinden alınıp görselin envanter kodu G7A031’dir. Lisans: CC BY-NC-ND 4.0.

Yorum bırakın