Kategori: Tarih
-

Terörden Siyasete: Ethem Ruhi’nin “Balkan” Hikâyesi
“Her yer karanlık pür nûr o mevkiMağrib mi yoksa makber mi ya Rab” Abdülhak Hamid’in Beyrut’ta veremden vefat eden eşi Fatma Hanım’a ithafen 1886 yılında kaleme aldığı Makber adlı mersiyeyi bilirsiniz. Hamid, eşinin kaybıyla öylesine derinden sarsılmıştır ki zaman ve mekân mefhumunu yitirir; kendini Mağripte, Kuzey Afrika’nın batısında değil, mezarın dibinde hisseder. Oysa kuvvetli bir…
-

Şapka İnkılabı ve “Üniforma Yöntemi”
1920’li yıllar bir yandan, M. Kemal Paşa’nın İttihatçılara karşı Ankara’daki meşruiyetini güçlendirme çabası[1] ve bunu sağlamak için İstiklal Mahkemeleri’nin ve Takrir-i Sükûn kanununun icra edilmesi, hadiselerin temelini anlamak için önemlidir. Diğer yandan da Türkiye’nin modernleşme hikâyesinde önemli bir mevki işgal eden inkılapların toplumsal yönü ağır basanları da yine bu dönemde yasalaşır. Bu yazıda Şapka İnkılabı…
-

Gülün Bayramı, Kimin Bayramı?
Bayram namazlarından önce sürülen güllü hacı misler, Ramazan akşamı yenilen güllaç, gül kokan Hırka-yı Şerif, elinde tuttuğu gül ile müridini selamlayan şeyh efendi, merkez camisinin avlusundaki gül bahçesi… Saymakla bitmez, Anadolu Müslümanlarının fahr-i alem efendisi ile özdeşleştirdiği o mübarek, dokusu başka, kokusu başka olan çiçeğin bambaşka cemaatlerdeki bambaşka anlamları, bu coğrafya için saymakla bitmez. Tabii…
-

Partileşme Sürecinde Türkiye İşçi Partisi (1961-1981) ve Behice Boran (1910-1987)
Türkiye’de tek parti iktidarının sona ermesinin ardından yetmişli yıllara kadar birçok parti kurulmuştur. Kurulan bu partilerin her biri farklı ideolojileri benimseyerek halkın her alanına nüfuz etmeyi başarmışlardır. Kurulan bu partilerden birisi olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) de kuruluşundan kapanışına kadar döneme damgasını vurmuştur. Gerek kurucuları gerekse savunduğu ideoloji sayesinde işçi kesiminin siyasi arenada mücadelesini temsilen…
-

Türk-Sovyet İlişkilerinin Dönüşümü (1920-1934)
Pragmatizm ve İdeoloji Arasında: Türk-Sovyet İlişkilerinin Dönüşümü (1920-1934) 20. yüzyılın başları, Avrasya’nın siyasal manzarasında köklü bir dönüşüme sahne olmuştur. Osmanlı ve Rus İmparatorlukları gibi çok etnisiteli imparatorluk yapılarının çöküşü, ulusal hareketler ile devrimci ideolojilerin hâkimiyet mücadelesine giriştiği çalkantılı bir boşluk yaratmıştır. Bu dönüşüm süreci içerisinde, Sovyetler Birliği ile Türk ulusal hareketi arasındaki stratejik yakınlaşma, savaşlar…
