“Yapay Zekâ Destekli Yapay Gündemden Korur!”

21. yüzyılın ilk çeyreği diğer yıllara göre daha hızlı geçiyor. Bu sürecin ana tartışma konularından birisi de yapay zekâ. Biz de Yarının Kültürü olarak yapay zekâ tartışmalarını genel yayın politikamızın içerisine sıklıkla yerleştirmek istiyoruz, zira son iki yüzyıldır trenin kaçırıldığı anlatısı süregiderken yapay zekâ belki de farklı bir zemine oturacak. Yine belki 21. yüzyılın ilk yarısında Türkiye yapay zekâ alanında treni “çok fazla” kaçırmayacak. Bu soruyu Yapay Gündem (yapaygundem.com) ismiyle yayın hayatına başlayan internet sitesinin kurucularına sorduk ve bu keyifli sohbeti sizlerle paylaşıyoruz.

Öncelikle merhaba. Yapay Gündem’in isminin çıkış hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

İsim biraz pun intended diyebiliriz. Ufak bir kelime oyunu yapalım dedik. Türkiye’de gündemi takip etmek yorucu bir iş. Ülke insanının gerçek gündemi kimi zaman medyada kendine yer bulamıyor, yapay gündemler suyu bulandırıyor, hakikatin önüne perde çekebiliyor. Platformumuz Yapay Gündem’de ise hakikat ile kurgu arasına bir perde daha çekme potansiyeli taşıyan gelişen teknolojilere, yapay zekâ destekli uygulamalara ve bu uygulamaların toplumsal yansımalarına odaklanıyoruz.

Bu noktada amaçlarınızdan da bahsetmek gerekir.

Yapay Gündem’de, önümüzdeki yüzyılda insanlığın içine düşeceği dramatik bir değişim ve dönüşüm sürecine odaklanmış durumdayız. Yapay zekâ uygulamalarının hayatımızın her alanına sirayet edeceği bir gerçek. Bir yandan içimizde bu yeniliklerin getirdiği heyecan varken, diğer yandan bu yeniliklerin bizi bir distopyaya hapsetme ihtimalini de görmüyor değiliz.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında gelişen teknolojilerin Türkiye’de demokrasi için yaratacağı güçlüklere ve sunabileceği bazı olanaklara odaklanarak bireyleri güçlendirmek temel amacımız. Nitekim demokrasiyi güçlendirmek için yeni teknolojilerin sınırlarını anlamamız ve demokratik pratikleri olası tehlikelerden korumak için güçlü araç ve yaklaşımlarla kendimizi donatmamız gerekiyor.

Bahsettiklerinizden, Türkiye’nin geleceği açısından sorumluluk duyduğunuzu anlıyoruz. 2023’te bir seçim tecrübesi yaşadık. Video ve görsellerin manipüle edilerek seçmenlere sunulduğuna tanıklık ettik. 31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken benzer yapay gündemlere maruz kalır mıyız?

Gerçekten de 2023 seçimlerinde yapay zekâ meselesi gündemimize girmişti. Basit araçlarla üretilebilen cheapfake içerikler seçmen davranışlarını etkilemek için etkin bir biçimde kullanılabilmiş, deepfake tartışmalarını da beraberinde getirmişti. Tartışmaları zirveye çıkaran olaysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Millet İttifakı’nın seçim kampanyası filminde Murat Karayılan’ın olduğunu iddia ederek sahte bir videoyu seçim meydanlarında göstermesiydi.

Muhalefet adayı Kılıçdaroğlu ise bir tweet’le karşılık vermiş ve gönderisinde deepfake, deepweb gibi bazı kavramları iç içe geçirmişti. Siyasetçilerin yapay zekâ hakkındaki eksik bilgileri, sorunu daha karmaşık hale getirerek seçmenleri yeni teknolojilerin neler yapabileceğine karşı bir bakıma yanlış bilgilendirdi. Bu sırada medya, ya sansasyonel bir yaklaşımla bu teknolojiyle yapılabilecekleri abarttı ya da önemsizleştirerek seçmeni risklere karşı uyarmadı.

31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken benzer yapay gündemlere maruz kalma ihtimalimiz elbette var. Yapay Gündem, ilk adımlarını bu seçimlerle birlikte atıyor. Yaklaşan yerel seçimlerde yapay zekâ destekli uygulama ve propagandaların yaratabileceği tehlikeleri e-posta bültenimizle özetleyerek tehlikelere karşı felaket tellallığı yapmadan takipçilerimizi uyaracak, riskleri görmezden gelmeyecek ve uzmanların ilgili çalışmalarını aktaracağız.

Bu anlattıklarınızın dezenformasyonla çok yakın bir ilişkisi mevcut.

Dezenformasyon, yapay zekâ uygulamalarının kötü niyetli kullanımında kendini açığa vuran ilk kavramlardan. Tabii dezenformasyon demokrasi için yeni bir sorun değil ama yapay zekâ bunu geçmişe nazaran daha tehlikeli hale getiriyor olabilir. Yanlış bilgi üretimini daha komplike hale getiren yapay zekâ destekli araçlar bir nevi ele ayağa düşmüş durumda. Yanıltıcı görsel, video ve ses kayıtları her geçen gün daha da inandırıcı bir hale bürünebilir gibi duruyor.

Bu suni atmosferden biz nasıl korunabiliriz?

Teknoloji şirketlerinin, hükûmetlerin, sosyal medya platformlarının, sivil toplum örgütlerinin; gelişen teknolojilerin etik yansımalarına karşı artık çok daha hazırlıklı olması gerekiyor. Bireysel olarak yapabileceğimiz belki de en önemli şey kendimizi bu yeni çağın gerekliliklerine karşı hazırlamak. Yapay Gündem’deki temel amacımız da esasında bu. Demokrasinin geleceği için bireyleri gelişen teknolojilerin sunacağı potansiyel olanaklar ve risklere karşı güçlendirmek.

Burada biraz da perspektifi açmak isteriz. Yapay zekânın dünyadaki ve Türkiye’deki etkileri diye bir ayrım yaparsak yatırım ve etki boyutunda gibi birçok meselede bir farklılıktan söz edebilir misiniz?

Gelişmiş demokrasilere nazaran bu alanda daha kırılgan olduğumuzu ortaya koyan dinamikler bulunuyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 Küresel Risk Raporu’nun da sinyalini verdiği üzere bazı ülkeler önümüzdeki on yıl gelişen teknolojilere giderek daha fazla kaynak ayıracak gibi duruyor. Yapay zekâ, sosyoekonomik açıdan imkânları daha geniş olan toplumların bir dizi problemini çözecek. Ancak hali vakti pek yerinde olmayan devletler için yeni yüzyıl, eşitsizliklerin de derinleşeceği, kontrol mekanizmalarından sızabilen yeni teknolojilerin dezenformasyon ağını genişleteceği, zayıf demokrasilerin zorlu bir imtihandan geçeceği bir yüzyıl. Bakalım Türkiye’yi neler bekliyor…

Sözlerimize son verirken okuyucularımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Hatırlatmak gerek. Yapay zekâ teknolojileri her zaman kötü niyetle kullanılacak diye bir kural yok. Umudumuz bu teknolojilerin demokrasiyi güçlendiren, iklim krizini çözmeye yönelik harekete geçirici, ayrımcılıktan uzak, eşitlikçi şekillerde kullanılması. Böyle bir dünya mümkün. Ancak bu teknolojilerin yetkinliklerine dair en azından asgari ölçekte bir anlayışa sahip olmamız ve bu uygulamaların etik kullanımı noktasında teknoloji şirketlerini, hükûmetleri, sosyal medya platformlarını baskılamamız gerekiyor.

Son olarak da şunu belirtelim: Yapay Gündem’de hazırladığımız e-posta bültenine abone olarak bu alanda merak ettiğiniz konuları bize yazın, araştıralım, birlikte güçlenelim.

Yorum bırakın